@thelordofyds By Kamilhoca

VOCABULARY
STUDY

BİLİMSEL MAKALELERDEN
ÇIKARILMIŞ 600 HEDEF KELİME

By Kamil Hoca

@thelordofyds

1
@thelordofyds By Kamilhoca

BİLİMSEL MAKALELERDEN ÇIKARILMIŞ 600 HEDEF KELİME By Kamil Hoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms
1 a range of (adj) bir dizi a series of, an array of
2 abandon (v) vazgeçmek, terk etmek give up, leave, desert
3 absolute (adj) tam, mutlak, kesin unconditional, certain, complete
4 abundant (adj) bol, çok ample, plentiful, numerous
5 accelerate (v) ivme kazandırmak, hızlandırmak speed up
6 accord (n) anlaşma, uyum agreement, treaty, settlement, deal
7 accordingly (adv) dolayısıyla, bu yüzden therefore, hence, thus, consequently
8 account for (phr v) açıklama getirmek, izah etmek explain, set forth, clarify, make up
9 accumulate (v) toplamak, bir araya getirmek collect, gather, amass
10 accuse of (v) suçlamak blame for, indict for
11 achieve (v) gerçekleştirmek, başarmak succeed, accomplish, reach
12 acknowledge (v) kabul etmek, kabul görmek admit, recognize, accept
13 actually (adv) aslında, esasen in fact, truly, really, as a matter of fact
14 acumen (n) sezgi, zeka, kavrama yeteneği insight, intelligence, comprehension
15 adjudicate (v) hüküm vermek, karara bağlamak decide, adjudge, resolve
16 adopt (v) kullanmak, benimsemek use, employ
17 adrift (adj) kendi halinde, akıntıya kapılmış drifting, floating
18 affair (n) mesele, konu, ilişki matter, issue, concern
19 airborne (adj) havada olan, uçan flying
20 akin to (adj) benzer, yakın similar to, resembling, like
21 algae (n) yosun moss
22 alignment (n) hizalama, ayarlama arrangement, orientation, position
23 allege (v) iddia etmek, ileri sürmek assert, claim, put forward
24 along with (prep) ile beraber, birlikte, yanı sıra together with, in addition to
25 alter (v) değiştirmek change, transform, modify, shift
26 although (conj) -rağmen, -se de, -sa bile, -e karşın though, even though, while
27 altitude (n) irtifa, yükseklik height, elevation
28 amass (v) toplamak, biriktirmek collect, accumulate, gather
29 amazing (adj) muhteşem, hayret verici fantastic, remarkable, astonishing
30 ancestor (n) ata, soy forefather, forebear
31 and so forth (adv) ve benzerleri, vesaire vesaire whatever, so on
32 apparent (adj) aşikar, belli obvious, clear, evident
33 appear to be (v) gibi görünmek seem to be, look like
34 approximately (adv) yaklaşık olarak, takriben nearly, about, roughly, some
35 arrest (n) tutuklama jailing, incarceration
36 artifact (n) eser, yapıt historical object, relic
37 artificial (adj) suni, yapay false, unnatural
38 as far as (conj) kadarıyla, -e kadar to the extent that, as much as, so far as
39 as if (conj) sanki, -mış gibi, gibi as though
40 as to (prep) ilişkin, hakkında regarding, concerning, pertaining to
41 as well (adv) -de/da too, also
42 assault (n) saldırı, darp attack, beating
43 assess (v) değerlendirmek, kıymetlendirmek evaluate, appraise

2
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

44 assist (v) yardım etmek, destek olmak help, aid, support
45 assume (v) varsaymak, farz etmek suppose, presume
46 assuredly (adv) mutlaka, kesin olarak certainly, definitely, surely, undoubtedly
47 attain (v) elde etmek, ulaşmak accomplish, achieve, reach
48 attest (v) kanıtlamak, doğrulamak prove, confirm, verify
49 attribute to (v) atfetmek, -e bağlamak ascribe, accredit
50 augment (v) artırmak, çoğaltmak, genişletmek increase, enlarge, expand
51 avoid (v) önlemek, kaçınmak prevent, keep away
52 aware (adj) farkında, haberdar, bilinçli conscious, alert, mindful
53 awkward (adj) beceriksiz clumsy, graceless
54 back then (adv) o zamanlar those days, at that time
55 baseless (adj) yersiz, temelsiz groundless, unfounded, untrue
56 be associated with (v) ile ilgili olmak, bağlantısı olmak be related to, be linked to, pertain to
57 be based on (v) -e dayanmak, -e bağlı olmak rest on, be rooted in
58 be composed of (v) -den oluşmak be made up of, consist of, comprise
59 be considered to (v) olarak düşünülmek be thought to, be believed
60 be involved in (v) karışmak, bulaşmak partake in, participate in
61 be made up of (v) -den meydana gelmek, -den oluşmak be composed of, consist of, comprise
62 be rooted in (v) -e dayanmak,-den kaynaklanmak be based on, originate from, stem from
63 be tied to (v) tabi olmak, bağlı olmak be based on, depend on
64 bearing (n) yön, rota direction, route
65 because of (prep) -nın yüzünden, -den dolayı on account of, due to, owing to
66 beneficial (adj) faydalı, yararlı helpful, useful, advantageous
67 bode well (v) iyiye işaret etmek augur well, presage, signalize
68 brave (v) meydan okumak, cesurca karşı koymak challenge, outface, defy
69 break out (phr v) patlak vermek, başlamak erupt, begin / start suddenly
70 breakup (n) parçalanma, ayrılma, bölünme separation, fragmentation
71 bring about (phr v) sebep olmak, yol açmak lead to, give rise to, cause
72 broaden (v) genişle(t)mek widen, extend, enlarge
73 build up (phr v) oluşturmak, şekillendirmek construct, create, form, make
74 bury (v) gömmek, defnetmek entomb, lay to rest
75 by contrast (adv) aksine, buna karşın conversely, on the other hand
76 by way of (prep) aracılığıyla, vasıtasıyla by, through, by means of, via
77 call for (phr v) gerek duymak, istemek need, require
78 carry out (phr v) gerçekleştirmek, yapmak, uygulamak perform, accomplish, do, fulfill
79 catastrophic (adj) feci, yıkıcı, felaket disastrous, devastating, calamitous
80 celestial (adj) gökle ilgili, göksel galactic, heavenly
81 census (n) nüfus sayımı population count
82 certain (adj) kesin, kati, açık definite, evident, clear, obvious
83 chunk (n) iri parça piece
84 claim (v) iddia etmek, ileri sürmek assert, allege, maintain, put forward
85 clarify (v) açıklamak, açıklık getirmek explain, elucidate, account for
86 close to (adj) yakın, yanında near, adjacent
87 collapse (v) çökmek, yıkılmak fall down, cave in

3
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

88 comb through (phr v) derinlemesine incelemek, taramak scrutinize, examine, investigate
89 combust (v) yakmak, tutuşturmak burn, spark off, set fire
90 come across (phr v) rast gelmek, bulmak encounter, find
91 come into force (phr v) yürürlüğe girmek take effect, enter in force
92 come up with (phr v) bulmak, üretmek find, produce, create
93 commentary (n) yorumlama, anlatma exposition, remark, comment
94 compare (v) kıyaslamak liken
95 compel (v) zorlamak, mecbur etmek force, obligate
96 complicate (v) karmaşıklaştırmak, detaylandırmak elaborate, detail
97 comply with (v) uymak, razı olmak agree, consent
98 comprehensive (adj) kapsamlı, ayrıntılı extensive, detailed, thorough
99 concerning (prep) ile ilgili, ilişkin, alakalı about, as to, pertaining to, regarding
100 conclusion (n) sonuç, son, bitim ending, termination
101 condition (n) koşul, şart, durum situation, circumstance
102 conduct (v) yapmak, yürütmek perform, carry out
103 confirm (v) doğrulamak, teyit etmek, onaylamak verify, corroborate, substantiate
104 conquer (v) fethetmek, ele geçirmek seize, vanquish, beat, overcome
105 conscientiousness (n) sorumluluk duygusu, titizlik sense of responsibility, scrupulousness
106 consequence (n) sonuç, netice result, outcome
107 conserve (v) muhafaza etmek, korumak preserve, save, keep, protect
108 considerable (adj) kayda değer, önemli, belirgin significant, substantial
109 consist of (v) -den oluşmak, -den meydana gelmek be composed of, be made up of
110 consistent (adj) tutarlı, uyumlu coherent, compatible
111 consistently (adj) sürekli olarak, devamlı olarak constantly, permanently
112 constellation (n) takımyıldızı
113 constitute (v) oluşturmak, teşkil etmek make up, comprise, create
114 contaminate (v) kirletmek pollute, dirty
115 contemporary (adj) çağdaş, modern, mevcut modern, up to date, current
116 contend (v) iddia etmek, ileri sürmek claim, state, assert, maintain
117 contrary to (prep) -nın aksine, tersine unlike, by contrast with, in opposition to
118 contribute to (v) sebep olmak, yol açmak lead to, bring about, cause
119 contribution (n) katlı, yardım aid, support
120 conversely (adv) tersine, aksine contrarily, in opposition
121 convert to (v) dönüşmek, değişmek change, alter, switch, transform
122 convinced (adj) emin, ikna olmuş certain, sure, persuaded
123 countless (adj) sayısız, çok uncountable, innumerable
124 coupled with (prep) -ile birlikte together with, as well as, in addition to
125 crash into (v) çarpmak, vurmak hit, strike, bang into
126 credibility (n) inanılırlık, güvenilirlik trustworthiness, reliability
127 crucial (adj) çok önemli, mühim vital, critical, important, significant
128 cultivate (v) ekip biçmek / geliştirmek farm, grow / develop, improve
129 curiously (adv) ilginç biçimde, tuhaf bir şekilde interestingly, peculiarly, strangely, oddly
130 current (adj) mevcut, şu anki present, existing
131 currently (adv) mevcut surumda, şuan at present, presently, at the moment

4
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

132 curtail (v) kısaltmak, azaltmak shorten, decrease, reduce, lessen
133 customary (adj) geleneksel, töreye uygun traditional, conventional
134 damage (n) hasar, zarar harm, destruction
135 deal (n) antlaşma, sözleşme agreement, pact, treaty
136 debate (n) tartışma, münazara argument, dispute, discussion
137 decimate (v) önemli ölçüde yok etmek, azaltmak destroy, devastate, ruin
138 decline (v) azalmak, zayıflamak decrease, weaken
139 deepen (n) derinleştirmek, artırmak intensify, increase
140 degrade (v) kötüleştirmek, hasar vermek damage, cut down, worsen
141 delve into (v) araştırmak, incelemek study, research, investigate
142 demand (n) talep, rağbet requirement, need
143 demonstrate (v) göstermek, kanıtlamak show, display, prove
144 density (n) yoğunluk, öz kütle mass, thickness, compactness
145 depend on (phr v) -e bağlı olmak, bel bağlamak, güvenmek rely on, bank on, count on
146 deprived (adj) yoksun, mahrum poor, devoid, destitute
147 descend from (v) soyundan gelmek, türemek originate, come from, derive from
148 describe (v) anlatmak, tanımlamak explain, portray, depict
149 despite (prep) -e rağmen, -e karşın in spite of, notwithstanding, albeit
150 destiny (n) kader, alın yazısı fate, fortune
151 destroy (v) tahrip etmek, yok etmek damage, devastate, demolish
152 destructive (adj) yıkıcı, yok edici damaging, devastating, detrimental
153 determinant (n) belirleyici faktör contributing factor
154 determination (n) azim, kararlılık resoluteness, devoutness
155 determine (v) saptamak, belirlemek find out, verify, ascertain
156 develop (v) geliştirmek, ilerletmek improve, advance, enhance
157 diatom (n) tek hücreli yosun türü one-celled alga
158 die out (phr v) nesli tükenmek become extinct, disappear, vanish
159 dim (v) loşlaştırmak, karartmak darken
160 diminish (v) azalmak, eksilmek reduce, lessen, lower, shrink
161 disagreement (n) anlaşmazlık, ihtilaf argument, dispute, quarrel
162 disappearance (n) yok olma, ortadan kaybolma loss, vanishing, fading
163 disaster (n) felaket, facia catastrophe, calamity
164 discharge (n) boşaltma, tahliye draining, evacuation
165 discover (v) keşfetmek, fark etmek, anlamak find out, determine, realize
166 discrimination (n) ayrımcılık yapma segregation
167 disease (n) hastalık ailment, sickness, illness
168 disinclination (n) isteksizlik, gönülsüzlük unwillingness, reluctance
169 disparity (n) farklılık, eşitsizlik, tutarsızlık difference, inequality, inconsistency
170 displace (v) yerinden etmek relegate, transfer
171 dispute (v) ihtilafa düşmek, karşı çıkmak debate, be against, oppose
172 disrupt (v) bozmak, aksatmak, durdurmak disturb, hinder, hamper
173 distant (adj) uzak, mesafeli faraway, remote, far-off
174 distinctive (adj) kendine özgü, farklı, ayırt edici characteristic, distinguishing, unique
175 diverge from (v) ayrılmak, farklı olmak differ from

5
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

176 diverse (adj) çeşitli, türlü, farklı varied, different, distinct
177 diversified (adj) değişik, farklı, çeşitli varied, diverse, different
178 diversify (v) çeşitlilik göstermek vary, differentiate
179 divide (v) ayırmak, bölmek split, separate
180 domesticate (v) evcilleştirmek bring under human control
181 dominance (n) hakimiyet, üstünlük supremacy, sovereignty
182 downstream (adv) akıntı yönünde downriver
183 draft (v) taslak hale getirmek, plan çizmek outline, prepare, plan
184 drained (adj) susuz, çekilmiş, kurumuş dry, lack of water
185 dramatic (adj) ani, etkileyici, yoğun, çarpıcı striking, intense, remarkable, drastic
186 dramatically (adv) önemli ölçüde, çarpıcı şekilde substantially, considerably, significantly
187 drastically (adv) ciddi biçimde, şiddetle, önemli ölçüde radically, severely, considerably
188 due to (prep) -den dolayı, -den ötürü owing to, because of, on account of
189 duration (n) müddet, süre period, time
190 dweller (n) sakin, oturan resident, inhabitant
191 dwindle (v) azalmak, küçülmek decrease, decline, diminish, reduce
192 embedded (adj) gömülü, saklı hidden, concealed, secreted
193 emphasize (v) vurgulamak, altını çizmek stress, highlight, underline, accentuate
194 empirical (adj) deneysel, gözlemsel experimental, observed
195 employ (v) istihdam etmek, iş vermek hire, take on
196 enact (v) yasalaştırmak, yürürlüğe koymak legislate, pass
197 endanger (v) tehlikeye atmak imperil, threaten, jeopardize
198 endangered (adj) nesli tükenmekte olan in danger of extinction, dying out
199 endow with (v) doğuştan sahip olmak, bahşetmek grant, bestow
200 enhance (v) geliştirmek, iyileştirmek improve, develop
201 enlightening (adj) aydınlatıcı, açıklayıcı illuminating, clarifying, informative
202 enormous (adj) muazzam, devasa, çok büyük huge, giant, massive, colossal
203 enormously (adv) aşırı derecede, ölçülemez extremely, hugely, tremendously
204 enrich (v) zenginleştirmek, değer katmak augment, improve, enhance
205 entire (adj) tüm, bütün whole, complete
206 erratic (adj) düzensiz, değişken irregular, changeable
207 especially (adv) özellikle, bilhassa notably, particularly, specifically
208 essential (adj) gerekli, şart, zorunlu necessary, required, mandatory
209 establish (v) tesis etmek, kurmak set up, found
210 estimate (v) tahmin etmek, kestirmek, hesaplamak assess, appraise, guess
211 estrange (v) uzaklaştırmak, yabancılaştırmak alienate, isolate
212 evacuate (v) tahliye etmek empty, evict
213 evaluate (v) değerlendirmek, kıymetlendirmek assess, appraise
214 evaluation (n) değerlendirme, kıymetlendirme assessment, appraisal
215 even if (conj) -se bile, -e rağmen, -se de, -e karşın even though, though, although
216 even though (conj) -e rağmen, -se de, -sa bile, -e karşın although, though, despite the fact that
217 eventually (adv) er ya da geç, nihayetinde sooner or later, finally, ultimately
218 evidence kanıt, delil proof
219 evolve from… to (v) gelişmek, dönüşmek change, progress, develop

6
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

220 evolve into (v) -e haline gelmek, evrim geçirmek change, develop into
221 excavate (v) kazmak, kazı yapmak dig out, expose
222 except that (conj) dışında, haricinde not including, but not
223 exclusively (adv) özellikle / sadece particularly, notably, solely
224 exhibit (v) sergilemek, göstermek show, display, demonstrate
225 existence (n) varolma, mevcudiyet being, presence
226 existing (adj) mevcut, bugünkü present, current
227 expedition (n) sefer, keşif yolculuğu voyage, excursion, journey, trip
228 expose (v) maruz bırakmak subject to
229 extant (adj) mevcut, hala var olan existing, present, surviving
230 extinct (adj) yok olmuş, nesli tükenmiş nonexistent, vanished, disappeared
231 exult in (v) çok sevinmek, neşelenmek cheer up, rejoice
232 fair (adj) adil, dürüst honest, just
233 fame (n) ün, şöhret celebrity, renown, reputation
234 famed (adj) ünlü, tanınmış well known, renowned, eminent, prominent
235 famine (n) açlık, kıtlık hunger, starvation, poverty
236 far-reaching (adj) kapsamlı extensive, huge, broad
237 fascinating (adj) büyüleyici, etkileyici mesmerizing, captivating
238 feature (n) özellik, nitelik characteristic, trait
239 fertile (adj) verimli, bereketli fruitful, productive, prolific
240 figure out (phr.v) anlamak, kavramak comprehend, make out, find out
241 find out (phr.v) anlamak, öğrenmek, keşfetmek learn, discover, understand
242 firmly (adv) kesin olarak, tereddütsüz, sert, katı determinedly, assertively
243 flawed (adj) hatalı, noksan faulty, wrong
244 flee (v) kaçmak, terk etmek escape, run away
245 focus on (phr v) odaklanmak, dikkatini vermek concentrate on, pay attention to
246 for instance (adv) örneğin, mesela for example, to illustrate
247 forbid (v) yasaklamak prohibit, ban, bar
248 force (v) zorlamak, mecbur etmek push, compel, oblige, press
249 formerly (adv) eskiden, önceden previously, before, in the past
250 foster (v) büyütmek, geliştirmek promote, further, advance
251 frigid (adj) çok soğuk, dondurucu cold, icy, freezing
252 fundamental (adj) temel, esas primary, essential
253 further (adj) daha çok, ilave additional, more, extra
254 furthermore (adv) ayrıca, üstelik in addition, besides, moreover, also
255 gain (v) elde etmek, edinmek, kazanmak get, acquire, attain, obtain
256 gather (v) toplamak, bir araya getirmek collect, amass, accumulate
257 generate (v) üretmek, oluşturmak produce, create
258 giant (adj) muazzam, devasa, çok büyük huge, enormous, massive, colossal
259 give a treat to (v) mama vermek give food
260 give rise to (phr v) sebep olmak, yol açmak cause, lead to, bring about
261 gradually (adv) yavaş yavaş, kademe kademe slowly, step by step
262 grain (n) tanecik, tane particle, piece
263 grant (v) vermek, müsaade etmek, onaylamak give, allow, permit

7
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

264 habitable (adj) yaşanabilir livable
265 hamper (v) engellemek, köstek olmak impede, hinder, obstruct
266 handle (v) üstesinden gelmek, başa çıkmak overcome, cope with, deal with, tackle
267 hardly (adv) zar zor, hemen hemen hiç barely, scarcely
268 heat up (phr v) kızıştırmak, tırmandırmak spark off, escalate, aggravate
269 heritage (n) miras, kalıtım inheritance, legacy
270 hesitation (n) duraksama, tereddüt uncertainty, indecision
271 highlight (v) altını çizmek, vurgulamak underline, emphasize, stress
272 hint (v) işaret etmek, ima etmek suggest, imply, indicate
273 hold up (phr v) desteklemek, ayakta tutmak keep up, support, survive
274 hostility (n) düşmanlık, husumet, karşıtlık unfriendliness, antagonism
275 however (adv) fakat, ancak, yine de nevertheless, nonetheless, even so
276 identical (adj) tıpkı, aynı, özdeş same, equal
277 ignore (v) göz ardı etmek, aldırmamak pay no attention, disregard
278 illuminating (adj) aydınlatıcı, açıklayıcı enlightening, clarifying, informative
279 illustrate (v) göstermek, örneklemek demonstrate, show, exhibit, exemplify
280 immediately (adv) hemen, acilen at once, right away, suddenly, abruptly
281 immense (adj) muazzam, engin, çok büyük huge, vast, enormous, vast
282 imply (v) işaret etmek, belirtmek, ima etmek suggest, hint, indicate, denote
283 impression (n) izlenim, intiba feeling, idea, notion
284 improve (v) geliştirmek, ilerletmek get better, enhance, develop
285 in addition (adv) ayrıca, üstelik besides, moreover, furthermore
286 in fact (adv) aslında, doğrusu truly, indeed, actually
287 in favor of (prep) -mesi adına, lehine, yararına in support of, for the benefit of
288 in order to (conj) -mek için, amacı ile so as to, with a view to
289 in spite of (prep) -e karşın, -e rağmen despite, notwithstanding
290 in the meantime (adv) bu arada, bu esnada meanwhile
291 in this instance (adv) bu sefer, böylelikle, bu durumda in this way, hereby, in this case
292 in unison (adv) hep beraber, birlikte together
293 including (adv) içeren, kapsayan, dâhil, gibi together with, such as, like
294 incorporate (v) dahil etmek, kapsama almak include, integrate, involve
295 independent (adj) bağımsız, ayrı free, separate
296 indicate (v) işaret etmek, belirtmek show, point out
297 indigenous (adj) yerli, bölgeye ait native, local, aboriginal
298 indistinguishable (adj) benzer, farksız, seçilemez undifferentiated, identical
299 induce (v) neden olmak, tetiklemek cause, provoke, bring about
300 influence (v) etkilemek, tesir etmek affect, impact
301 influential (adj) tesirli, etkileyici, güçlü powerful, dominant, effective
302 inhabit (v) yerleşmek, yaşamak live, dwell, reside, populate
303 initially (adv) başlangıçta, ilk başlarda at first, originally, to begin with
304 injustice (n) haksızlık, insafsızlık unfairness, inequality
305 install (v) takmak, monte etmek, yerleştirmek mount, set up, establish
306 instantly (adv) aniden, birden bire suddenly, promptly, abruptly
307 instead (adv) daha ziyade, bunun yerine in its place, as an alternative

8
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

308 instead of (prep) -nın yerine in place of, in lieu of
309 intangible (adj) soyut, manevi, belirsiz abstract, nonphysical
310 intend (v) niyetinde olmak, hedeflemek plan, mean, aim
311 intensify (v) artmak, şiddetlenmek, derinleşmek deepen, increase
312 interact with (v) etkileşimde bulunmak be in touch with, communicate
313 interference (n) müdahale, karışma intervention, involvement
314 intermingling (n) birbirine karışma, iç içe geçme blend, mixture, combination
315 interpret (v) yorumlamak, açıklamak explain, clarify, account for, elucidate
316 intervention (n) müdahale, karışma interference, involvement
317 invade (v) işgal etmek, zapt etmek occupy, overrun
318 invest (v) yatırım yapmak, para koymak fund, finance
319 investigate (v) incelemek, araştırmak examine, look into, study
320 investment (n) yatırım enterprise, venture
321 involve (v) içermek, gerektirmek include, require, necessitate
322 irrigation (n) sulama watering
323 issue (n) mesele, konu, sorun subject, matter, topic, problem
324 jeopardize (v) tehlikeye atmak, tehdit etmek endanger, imperil, threaten
325 journey (n) yolculuk, sefer, seyahat trip, voyage, expedition, excursion
326 known as (adj) olarak bilinen, tanınan identified, recognized
327 lack of (n) yoksunluk, eksiklik absence, nonexistence
328 last (v) devam etmek, sürmek keep, go on, carry on
329 law (n) hukuk, kanun, yasa rule, regulation, act
330 lead to (phr v) yol açmak, sebep olmak cause, bring about, give rise to
331 leak out of (phr v) -den sızmak seep
332 lessen (v) hafiflemek, azalmak diminish, reduce, decrease, dwindle
333 light (adj) hafif weightless, not heavy
334 likely (adj) olası, muhtemel probable, possible
335 likewise (adv) benzer şekilde similarly, the same
336 lineage (n) soy, menşei, köken ancestry, family, origin, root
337 link (n) bağlantı, ilişki connection, relation, association
338 livelihood (n) rızık, geçim living, income, source of revenue
339 lofty (adj) yüksek high, towering
340 longstanding (adj) eskiden beri süre gelen, köklü long-established
341 look for (phr v) aramak, bulmaya çalışmak search for, hunt for, seek out, seek for
342 lower (v) azaltmak, indirmek lessen, reduce, decrease, diminish
343 lurk (v) saklanmak, gizlenmek hide, disguise
344 maintain (v) sürdürmek, muhafaza etmek sustain, keep, uphold
345 majortiy of (adj) çoğu, büyük bölümü most, nearly all
346 malleable (adj) şekil verilebilir, esnek flexible, soft, elastic
347 manifesto (n) bildiri, bildirge declaration, memorandum
348 markedly (adv) açıkça, şüphesiz, kesinlikle decidedly, evidently, certainly
349 master (n) hakim, kontrol eden ruler, leader, controller
350 mean (v) anlamına gelmek, demek istemek signify, indicate
351 measure (v) ölçmek, saptamak gauge, determine

9
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

352 migrate (v) göçmek, göç etmek move, travel, immigrate
353 miniscule (adj) çok küçük, minik tiny, minute
354 mitigate (v) azaltmak, hafifletmek alleviate, lessen, diminish, dwindle
355 mortality (n) ölüm, ölüm oranı death rate, fatality rate
356 much as (conj) -se bile, -e rağmen even if, although, even though
357 mysterious (adj) esrarengiz, gizemli strange, unexplained
358 name for (v) adlandırmak call, term, give name, name after
359 namely (adv) yani, şöyle ki, diğer bir deyişle that is, in other words
360 necessary (adj) gerekli, elzem essential, needed, required
361 negate (v) inkar etmek, reddetmek, çürütmek deny, reject, refute
362 nevertheless (adv) fakat, ancak, yine de however, nonetheless, even so
363 no longer (adv) artık, bundan böyle any longer, anymore, no more
364 notable (adj) tanınmış, ünlü famous, prominent, renowned
365 notably (adv) özellikle, bilhassa especially, particularly
366 noticeable (adj) fark edilebilir, belirgin visible, obvious, perceptible
367 notion (n) fikir, kavram, görüş idea, view, concept
368 now that (conj) -dığı için, mademki, -dığına göre since, because, as, seeing that
369 numerous (adj) sayısız, çok fazla many, plentiful, abundant
370 objective (n) amaç, gaye purpose, goal, aim
371 observation (n) gözlem, tetkik watching, scrutiny, surveillance
372 observe (v) gözlemlemek, incelemek watch, monitor, scrutinize
373 obtain (v) elde etmek, edinmek get, acquire, attain, gain
374 obvious (adj) açık, aşikar, net clear, evident, apparent
375 occasionally (adv) bazen, ara sıra sometimes, at times, once in a while
376 occupy (v) bir yeri kaplamak, yer işgal etmek take up
377 occur (v) meydana gelmek, olmak happen, take place
378 oddly (adv) tuhaf bir şekilde, acayip biçimde strangely, unusually, peculiarly, weirdly
379 offence (n) suç, cürüm crime
380 offer insight into (phr v) -e ışık tutmak shed light on, explain, elucidate
381 omnipresent (adj) her yerde olan ubiquitous, all-pervading
382 on account of (prep) sebebiyle, -den dolayı due to, owing to, because of
383 on the cards (adj) olması mümkün, olası possible, probable
384 once (conj) -ir –mez, -dığında as soon as, the moment, when
385 once and for all (adv) kati olarak, kesin olarak certainly, definitely, for sure
386 optimal (adj) en uygun, en iyi, ideal best, ideal
387 orbit (v) yörüngeye oturmak / dönmek revolve round
388 originate from (v) -den gelmek, kaynaklanmak come from, descend from
389 outcome (n) sonuç, netice result, consequence
390 outspoken (adj) açık sözlü, dobra open, honest, frank
391 overthrow (v) yenmek, alt etmek conquer, defeat, beat
392 owing to (prep) -den dolayı, sayesinde thanks to, due to, because of
393 particularly (adv) özellikle, bilhassa especially, notably, specifically
394 passion (n) tutku, hırs ambition, desire
395 patriarchal (adj) ataerkil male-controlled

10
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

396 pave the way for (phr v) -in yolunu açmak, imkan vermek lead up, allow for
397 perceive (v) algılamak, idrak etmek understand, comprehend, sense
398 perception (n) algı, kavrama insight, awareness
399 permanent (adj) kalıcı, daimi, temelli lasting, perpetual, constant
400 perseverance (n) tahammül, ısrar, direnme insistence, persistence
401 phenomenon (n) olgu, olay occurrence, event, incident
402 pinpoint (v) tespit etmek, yerini belirlemek locate, identify, determine
403 point out (phr v) belirtmek, işaret etmek, dikkat çekmek indicate, state, show, identify
404 point to (v) işaret etmek, belirtmek indicate, show, display
405 pollute (v) kirletmek contaminate, dirty
406 portray (v) tanımlamak, betimlemek depict, describe, identify
407 possessions (n) mal mülk, varlık property, goods
408 poverty (n) fakirlik, kıtlık, yokluk poorness, impoverishment, famine
409 precedent (n) teamül, örnek olay, emsal example, model
410 precisely (adv) tam olarak, kesin olarak exactly, accurately, completely
411 predictable (adj) öngörülebilir, tahmin edilebilir foreseeable, expected, anticipated
412 predominantly (adv) büyük çoğunlukla, genelde, ağırlıklı mainly, mostly, largely, chiefly
413 prefer to (v) tercih etmek would rather, opt for, would sooner
414 preference (n) tercih, seçenek favorite, first choice
415 prejudice (n) önyargı, peşin hüküm bias, preconception, prejudgment
416 prescription (n) talimat, buyruk, emir order, command
417 present (v) ileri sürmek, sunmak, tanıtmak introduce, put forward, propose
418 preserve (v) korumak, muhafaza etmek sustain, maintain, conserve
419 prevail (v) baskın çıkmak, hakim olmak reign, predominate, exist
420 prevalent (adj) yaygın, hakim, mevcut predominant, common
421 prevent (v) önlemek, engellemek avoid, avert, stop
422 previously (adv) önceden, eskiden formerly, earlier
423 primeval (adj) tarih öncesi çağlara ait, antik ancient, prehistoric
424 pristine (adj) saf, dokunulmamış unspoiled, untouched
425 privileged (adj) ayrıcalıklı, şanslı advantaged, lucky
426 probably (adv) muhtemelen, büyük olasılıkla likely, almost certainly, possibly
427 profundity (n) derinlik, etkinlik deepness, strength
428 project (v) tahmin etmek, tasarlamak, düşünmek predict, estimate, envisage
429 promote (v) geliştirmek, teşvik etmek, yükseltmek advance, further, foster
430 property (n) nitelik, özellik quality, feature, characteristic, trait
431 prospect (n) umut, beklenti, olasılık hope, expectation, possibility
432 prosperity (n) refah, zenginlik wealth, affluence, richness
433 prove (v) göstermek, kanıtlamak, ispat etmek show, demonstrate, verify
434 publish (v) yayımlamak, basmak issue, print, bring out
435 pull sth off (phr v) başarmak, üstesinden gelmek achieve, accomplish, succeed
436 quantitative (adj) nicel, sayısal numerical
437 quite (adv) oldukça, hayli rather, extremely, fairly
438 raid (n) baskın, talan, istila attack, invasion
439 ramification (n) olası sonuç, netice, etki result, consequence, effect

11
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

440 range from...to (v) çeşitlilik göstermek vary between
441 rare (adj) nadir, az bulunan uncommon, infrequent, scarce
442 rarity (n) seyreklik, enderlik infrequency, shortage, scarcity
443 rather (adv) daha ziyade, bunun yerine instead
444 rather than (prep) -den ziyade instead of, in place of
445 rationale (n) gerekçe, mantıklı açıklama basis, justification, motivation
446 realize (v) farkına varmak, anlamak understand, comprehend
447 realm (n) alan, saha, bölge area, territory, field, zone, district
448 recall (v) hatırlamak, anımsamak remember, recollect
449 receive (v) almak obtain, get
450 recognize (v) tanımak, bilmek know, identify
451 recommend (v) tavsiye etmek, önermek advice, suggest
452 reduce (v) azaltmak, düşürmek decrease, lessen, diminish
453 reduction (n) azalma, düşüş decrease, lessening
454 refer to (v) atfetmek, bahsetmek, işaret etmek denote, imply, mention
455 refugee (n) mülteci, sığınmacı expatriate, fugitive
456 refuse (v) geri çevirmek, reddetmek turn down, reject, rebuff
457 regarding (prep) ile ilgili, ilişkin, alakalı about, as to, pertaining to, concerning
458 reinforce (v) güçlendirmek, sağlamlaştırmak strengthen, fortify, consolidate
459 related to (adj) ile ilgili, alakalı, ilişkili linked, connected, associated
460 relatively (adv) nispeten, oranla comparatively
461 reluctance (n) gönülsüzlük, isteksizlik, ayak direme unwillingness, indifference
462 rely on (phr v) dayanmak, bel bağlamak depend on, count on
463 remainder (n) geriye kalan rest
464 remains (n) kalıntı, ceset remaining, relics
465 remarkable (adj) dikkate değer, göze çarpan notable, significant, noticeable
466 remote (adj) uzak, mesafeli distant, isolated, faraway
467 replicate (v) benzerini yapmak, kopyalamak copy, duplicate
468 result from (phr v) -den kaynaklanmak arise from, stem from, be cuased by
469 resume (v) sürdürmek, yeniden yapmak do again, continue, restart
470 resurrect (v) diriltmek, hayata döndürmek bring back to life, revive
471 retreat (n) geri çekilme withdrawal
472 reveal (v) ortaya çıkarmak, açığa vurmak uncover, make known
473 revenue (n) gelir, kazanç income, profit, earnings
474 revise (v) gözden geçirmek, yeniden incelemek amend, modify, alter
475 righteousness (n) dürüstlük, doğruluk honesty, integrity, goodness
476 rising (adj) yükselen, artan increasing, escalating
477 roam (v) dolaşmak, gezinmek walk around, wander
478 rude (adj) kaba, nezaketsiz impolite, discourteous
479 rudely (adv) kaba biçimde impolitely, disrespectfully
480 rule out (phr v) reddetmek, kabul etmemek reject, refuse, exclude
481 ruthless (adj) acımasız, zalim brutal, merciless, cruel
482 sample (n) numune, örnek specimen, example
483 scholarly (adj) bilimsel, akademik scientific, academic

12
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

484 scholarship (n) bilim, araştırma / burs learning, study, research / fellowship
485 scope (n) kapsam, faaliyet alanı extent, compass
486 scrutinize (v) irdelemek, incelemek, tetkik etmek examine, inspect, study, analyze
487 seal (v) yalıtmak, mühürlemek isolate
488 seeing as (conj) -dığı için, -dığından dolayı as, because, since, now that
489 seek (v) çabalamak, çare aramak try, endeavor, attempt, strive
490 seem (v) gibi görünmek, gözükmek appear, look like
491 segregation (n) ırk ayrımı, tecrit, ayrımcılık separation, discrimination, racism
492 seize (v) ele geçirmek, zapt etmek capture, take control of
493 sensitive (adj) duyarlı, hassas, zayıf delicate, susceptible, weak
494 serve as (v) olarak işlev görmek perform, function, act
495 set up (phr v) kurmak, tesis etmek establish, found, institute
496 settle (v) yerleşmek, iskan etmek inhabit, populate, reside
497 shed light on (phr v) aydınlatmak, açığa kavuşturmak clarify, explain
498 shift (n) değişim, geçiş change, alteration
499 shrink (v) küçülmek, azalmak decrease, decline, diminish
500 sibling (n) kardeş brother and sister
501 significant (adj) önemli, mühim important, substantial, noteworthy
502 significantly (adv) büyük ölçüde, önemli biçimde substantially, considerably, drastically
503 silver lining (n phr) umut ışığı a ray of hope
504 simultaneously (adv) eş zamanlı, aynı anda at the same time, concurrently
505 since (conj) -dığı için, çünkü as, because, given that, seeing as
506 sink (v) suya batmak submerge
507 slightly (adv) biraz, hafifçe somewhat, a little
508 so far (adv) şu ana kadar, şimdiye kadar to date, until now, thus far, hitherto
509 sort of (adv) tür, çeşit kind of
510 spark (v) harekete geçirmek, tetiklemek generate, produce, initiate, trigger
511 splintering (n) parçalara ayırma break, separation, fragmentation
512 split up (v) ayrılmak, bölünmek divide, separate, part
513 stable (adj) istikrarlı, güvenilir steady, reliable
514 stall (v) hızı kesilmek, durmak stop, cut out, pause
515 stare (v) dikkatle bakmak look, gaze
516 stem from (phr v) -den kaynaklanmak arise from, result from, derive from
517 strike (n) grev, iş bırakma walkout, stoppage
518 subsidiary (n) bağlı/alt kuruluş dependent company
519 substantial (adj) önemli, mühim, kıymetli considerable, significant, important
520 substantially (adv) önemli ölçüde, çarpıcı şekilde significantly, considerably, dramatically
521 such as (adv) gibi like
522 sue (v) dava açmak, mahkemeye vermek file a suit, litigate, prosecute
523 sufficient (adj) yeterli, kafi enough, adequate
524 suggest (v) belirtmek, işaret etmek, göstermek indicate, state, show
525 supply (v) sağlamak, vermek provide, give
526 support (v) desteklemek strengthen, reinforce
527 suppose (v) zannetmek, düşünmek, inanmak think, assume, believe

13
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

528 surroundings (n) çevre, etraf environment, habitat
529 survey (n) inceleme, araştırma research, study, analysis
530 suspect (v) zannetmek, şüphelenmek think, suppose, believe
531 sustain (v) sürdürmek, ayakta tutmak maintain, uphold, support
532 swarm (n) küme, yığın group, hive, flock
533 sweep away (phr v) yok etmek, ortadan kaldırmak do away with, wipe off
534 swiftly (adv) hızla, süratle quickly, speedily, fast, rapidly
535 switch into (phr v) -e durumuna geçmek change into
536 take advantage of (phr v) faydalanmak, yararlanmak make use of, exploit, utilize
537 take into account (phr v) hesaba katmak, göze almak consider, take into consideration
538 take place (phr v) meydana gelmek happen, occur
539 take pride in (phr v) gururunu yaşamak, iftihar etmek be proud of
540 target (n) hedef, amaç, gaye aim, goal, objective, purpose
541 territory (n) bölge, alan terrain, area, zone
542 thanks to (prep) -nın sayesinde, -nin yüzünden due to, owing to, because of
543 therefore (adv) bu nedenle, bu yüzden, sonuç olarak hence, thus, consequently
544 though (adv) buna rağmen, yine de however, nevertheless, nonetheless
545 through (prep) vasıtasıyla, aracılığıyla, yardımıyla via, by way of, with the help of
546 throughout (adv) boyunca, her tarafında everywhere, all over
547 tiny (adj) küçücük, minik small, minute
548 to date (adv) şimdiye kadar, bugüne dek so far, until now, thus far, hitherto
549 tow (v) çekmek pull, drag
550 trace (n) iz, belirti, işaret sign, mark, indication
551 track (v) izlemek, izini sürmek follow, trace
552 transcend (v) aşmak, ötesine geçmek exceed, excel, surpass
553 treason (n) vatana ihanet disloyalty, betrayal
554 tricky (adj) karmaşık, aldatıcı complicated, complex
555 trigger (v) tetiklemek, -e neden olmak activate, generate, cause
556 turn down (phr v) geri çevirmek, reddetmek refuse, reject, decline
557 turn out (phr.v) sonuçlanmak, sonuç vermek end up, come out, result, culminate
558 turnover (n) devir, değişim, dönüşüm overturn, cycle, transformation
559 ultimately (adv) nihayetinde, en sonunda finally, eventually, at last, in the end
560 uncertainty (n) belirsizlik, kararsızlık, istikrarsızlık instability, vagueness, ambiguity
561 uncover (v) ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek reveal, unveil, unearth, discover
562 underline (v) vurgulamak, altını çizmek stress, highlight, emphasize
563 underscore (v) altını çizmek, vurgulamak underline, highlight, emphasize
564 unexpectedly (adv) beklenmedik şekilde, ansızın unpredictably, surprisingly
565 unified (adj) ortak, birleşik united, combined
566 uniform (v) tek düze, tek tip, benzer identical, similar
567 unify (v) bütünleştirmek, birleştirmek unite, join, combine
568 unique (adj) eşsiz, kendine has, mahsus sole, single, peculiar to
569 unlike (prep) aksine, -den farklı olarak contrary to, in / by contrast with
570 unprecedented (adj) eşi benzeri görülmemiş, emsalsiz exceptional, unique
571 unrest (n) huzursuzluk, kargaşa turmoil, disturbance, conflict

14
@thelordofyds By Kamilhoca

* Target Vocabulary Turkish Meaning Synonyms

572 unstable (adj) değişken, dengesiz, kararsız unsteady, changeable, unbalanced
573 unveil (v) ortaya çıkarmak, açığa kavuşturmak uncover, reveal, disclose
574 urge (v) zorlamak, teşvik etmek force, compel, oblige, encourage
575 vanish (v) yok olmak, nesli tükenmek disappear, fade away, become extinct
576 variable (adj) değişken changeable
577 vary from...to (v) değişiklik göstermek, değişmek change, alter, differ
578 vast (adj) engin, muazzam, geniş massive, huge, enormous, immense
579 via (prep) vasıtasıyla, aracılığıyla, yardımıyla through, by way of, with the help of
580 victory (n) zafer, başarı triumph, success
581 view as (v) olarak görmek consider as, regard as
582 vigorously (adv) dinamik biçimde, aktif şekilde dynamically, actively, energetically
583 virtually (adv) hemen hemen, neredeyse nearly, almost, approximately
584 vital (adj) hayati, önemli crucial, important, critical
585 volatile (adj) değişken, dengesiz unstable, changeable, unbalanced
586 vulnerable (adj) zayıf hassas, savunmasız weak, susceptible, delicate, sensitive
587 wage inequality (n) ücret eşitsizliği income injustice
588 wary (adj) temkinli, ihtiyatlı cautious, careful, alert, vigilant
589 waste (n) atık, çöp litter, garbage, rubbish, trash
590 well-being (n) refah, mutluluk happiness, comfort
591 well-ordered (adj) düzenli, organize, tertipli disciplined, well-organized
592 whereas (conj) oysa ki, hâlbuki while
593 while (conj) -dığı halde,-e rağmen, iken even though, although, though, whereas
594 widespread (adj) yaygın, geniş çapta prevalent, pervasive, common
595 willing to (adj) hevesli, istekli keen, eager, enthusiastic
596 wonder (v) merak etmek be curious about
597 wondering (n) meraklanma, merak etme curiosity, inquisitiveness
598 wreck (v) yıkmak, mahvetmek destroy, ruin, demolish, devastate
599 yet (conj) fakat, ama, ancak, oysaki but, however, still, nevertheless
600 yield (v) yol açmak, vermek (ürün, sonuç) generate, lead to, cause, produce

15