HASAN ALt YÜCEL KLASİKLER nızıst
MICHELANGELO
CENNETİN ANAHTARLARI
-SEÇME ŞİİRLER-
ÖZGÜN ADI
POEMS
ÇEVİREN
TALAT SAIT HALMAN
© TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, 2.014
Sertifika No: 29619
EDİTÖR
ALİ ALKAN İNAL
GÖRSEL YÖNETMEN
BİROL BAYRAM
DÜZELTİ
NEBİYE ÇAVUŞ
GRAFİK TASARIM VE UYGULAMA
TÜRKİYE iŞ BANKASI KÜLWR YAYINLARI
l. BASIM, KASIM 2.015, İSTANBUL
ISBN 978-605-332-598-7 (CİLTLİ)
ISBN 978-605-332-599-4 (KARTON KAPAKLI)
BASKI
YAYLACIK MATBAACILIK
LİTROS YOLU FATİH SANAYİ SİTESİ NO: 111197-2.03
TOPKAPI İSTANBUL
(0212) 612 58 60
Sertifika No: 11931
Bu kitabın rüm yayın hakları saklıdır.
Tanırım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında
gerek merin, gerek görsel malzeme yayınevinden izin alınmadan hiçbir yolla
çoğalalamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
TÜRKİYE iŞ BANKASI KüLnJR YAYINLARI
İSTİKLAL CADDESİ, MEŞELİK SOKAK NO: 114 BEYOi'iLU 34433 İSTANBUL
Tel. (0212) 252 39 91
Fax. (0212) 252 39 95
www.iskulrur.com.tr
00
HASAN
ALI
YÜCEL
l\.l \Sil\.l FK.
Di7.ıSi
CCLXVI
MICHELANGELO
CENNETİN ANAHTARLARI
-SEÇME ŞİİRLER-
ÇEVİREN:
TALAT SAİT HALMAN
$BANKASI
•
TÜRKiYE
Kültür Yayınları
........................ ......... ........
Sunuş
Talat Sait Halınan bu kitapta Michelangelo di Lodovico
Buonarroti Sirnoni'nin (1475-1564) bütün şiirlerini toplama
yı planlamıştı. Michelangelo ressam, heykeltıraş ve mimar
olarak tanınmasına rağmen, nispeten büyük bir şiir külliyatı
da ortaya koymuştur. Sanat tarihçilerinin ilgi alanına giren
bu şiirlerin edebi değerlerine dair farklı görüşler vardır.
Halınan daha önce Dört Mevsim: Sanat-Edebiyat-Kül
tür Dergisi (Sayı 3, Ekim 1997, 2-3), Kaşgar: Edebiyat-Kül
tür (Sayı 26, Mart-Nisan 2002, 44-46), Ç/N Çeviri Edebiyat
(Eylül 2007, 36-42), Kıyı: Kültür Sanat Dergisi (Sayı 208,
Mayıs-Haziran 2009, 26) ve Kasaba'dan Esinti: Mevsim
lik Dil, Kültür, Edebiyat ve Sanat Dergisi' nde (Sayı 4, Eylül
2014, 6) Michelangelo'nun birkaç şiirinin Türkçe çevirisi
ni yayımlamıştır. Onun çevirileri dışında Michelangelo'nun
Türkçeye çevrilmiş şiiri yoktur. Bu çalışma, az bilinen şiirle
rin Türkçe çevirilerinin de bulunması konusunda Halman'ın
hayat boyu sürdürdüğü çabanın bir devamıdır. Dört Mev
sim' deki kısa önsöz burada tekrar basılmıştır. Kuşkusuz,
Halınan bu kısa metni şiirler hakkında yapacağı değerlendir
melerle tamamlamak isterdi.
Halman'ın yararlandığı kaynaklar arasındaki en yeni ve
başlıca İtalyanca/İngilizce baskıya· göre Michelangelo'nun
Enzo Noe Girardi, ed. Michelangelo Buonarroti: Rime, Scrittori d'Italia 217
*
(Bari: Lateraa, 1960).
v
külliyatı bazıları tamamlanmamış 302 şiirden ve bir seri
fragmandan oluşuyor. Bu kitaptaki numaralandırma İtal
yanca baskıdakinin aynıdır. Talat Sait Halman İtalyanca ve
İngilizce baskılarda sadece nwnaralandırılmış olan şiirleri
bazen biçimleriyle, bazen ithaf notlarıyla adlandırmıştır,
dipnotlar da ona aittir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Halman'ın daha
önce Shakespeare'den çevirdiği Soneler (2009) ile Aşk ve
Anlatı Şiirleri (2014) adlı eserlerin yayımlandığı Hasan Ali
Y ücel Klasikler Dizisi'nde bu şiirlere yer vermeyi kabul etti.
Çevirdiği şiirler editörüyle yazışırken önerdiği Cennetin
Anahtar/an adı altında bir araya getirildi. Michelangelo'nun
şiirleri tümü çevrilmediği halde yayınevinin ilgisi sayesinde
seçme şiirler olarak bu dizide yayımlanıyor.
Talat Sait Halman'ın Aralık 2014'te zamansız ölümü
nün ardından, bu projenin dosyasında yer alan şiirler çevi
rinin çeşitli aşamalarındaydı- bilgisayara aktarılmış, kısmen
düzeltilmiş, elle yazılmış müsveddeler vardı. Halman ölçü ve
uyağa çok özen gösterir, her zaman en doğru kelime ve ifa
deyi arardı. Çevirilerinin olağanüstü büyüsünü kendisinden
başka hiç kimse yeniden yaratamayacağı için şiirler bulun
dukları halde bırakıldı, kendi düzeltileri metne dahil edildi,
başka bir redaksiyon yapılmadı. Yalnızca 163 şiir çevrilmiş
olsa da kitabın basılması ve Michelangelo'nun şiirlerinin
okura sunulmasının, dosyanın "yayımlanmamış" olarak işa
retlenip kaldırılmasından daha iyi olduğu düşünüldü.
Ailesi ve dostları tarafından sevgiyle hazırlanmış olan bu
kitap, bir şair olarak Talat Sait Halman'ın ve dünya edebiya
nndan -Eskimo, Sümer, Mısır vb . dahil- daha önce Türkçe
ye çevrilmemiş beş bin civarında şiiri dilimize kazandırmak
için yapnklarının anısına armağan edilmiştir.
Defne Halman
İstanbul, 2015
vi
Ônsöz Yerine
Yonnıcuydu, ressamdı, mimardı. Hem de şair. Hayal
gücü çağları aşan bir deha . İnsan vücudunun ayrıntılarını
gösteren resimleriyle anatomide çığır açtı. Ele güne kanıtladı
ki yaratıcı bir insan tek bir alana sıkışıp kalmak zorunda
değildir; tek bir ihtisasın, tek bir mesleğin ötesinde verimli
olunabilir.
Özellikle çağımızda bizim ülkemizde ve dünyanın nice
ülkelerinde dar ihtisaslaşma rağbette... Gençlerin çoğu iş
idaresine, mühendisliğe, bilgisayarcılığa, teknolojiye akın
ediyor. Beşeri bilimlere istekli girenlerin sayısı ve oranı dü
şük. Sanki teknik alandakiler paşa, ötekiler çavuş. Edebiyata
ve sanata yönelenler geçer-akçe işlerde dikiş nıtturamayacak
zavallılar gibi görülüyor.
Bilimde ve yaratıcı çabalarda hiyerarşi ve rütbe olmama
lı. İletişim felsefeden üstün olmasa gerek, iktisat estetikten,
sanayi mühendisliği resim sananndan. Teknik alanlarda ilk
ağızda daha yüksek maaşlar ödendiği apaçık bir gerçek. Pres
tijli bir üniversiteyi bitirir bitirmez bir işletmeci, ömrünün
kırk yılını Fransız edebiyatı öğretmeni olarak geçirmiş olan
babasından belki de iki kat yüksek kazanç sağlıyor. Ama za
man galiba yaratıcılara daha cömert davranıyor. Yirminci
yüzyılın en büyük mühendisinin adı nedir? Picasso'dan daha
önemli ve daha ünlü mü? Dünya çapında kaç muhasebe uz
manı var? Hangisi Tolstoy'dan büyük?
vii
Böyle karşılaşnrmalar anlamsız elbette. Yine de insan de
ğeri ile yaratıcı yeteneklerin israfı bakımından üzücü olan
şu: Tarih boyunca nice sanat yetenekleri daha kolay, daha
güvenli maaşlar uğruna başka alanlara sığındılar. Ya Baude
laire MBA olmayı seçseydi? Bill Gates'in Harvard'ı bitirme
si, ömrünü banka memuru olarak geçirmesi?
Belki de en üzücü olanlar belirli bir alana girip bir yan
dan da başka yeteneklerini sürdürmekten vazgeçenler. . .
Kendilerini bir mesleğin cenderesinde tutanlar. . .
Mikelanj'ı düşünün, uzun bir ömür boyunca görkemli
resimler, muraller, yontular, binalar yaratn ... ve onların yanı
sıra yüzlerce nefis şiir de yazdı. Dahi olanlar da , olmayanlar
da hangi meslekten olurlarsa olsunlar, başka çabalara, yara
ncı uğraşılara yönelebilirler. Bir insanın birçok insan olarak
yaşaması ve yaratması kendi iradesinde ve elindedir.
Talat Sait Halman
Dört Mevsim: Sanat-Edebiyat-Kültür Dergisi
(Bilkent Üniversitesi)
Sayı 3, Ekim 1997, ss . 2-3
viii
CENNETİN ANAHTARLARI
- Seçme Şiirler -
I
Yarım kalmış bir sone
Yaşayanlar var yılların olanca mutluluğunu,
ısnraba ve mateme sürüklenirler bir anda;
kimisi ünlüdür, soylu olagelmiş her batında,
karanlıklara gömülür parlak yaşamının sonu.
Dipdiri hiçbir yaratık yoktur ki güneş altında
ölüm dize getirmesin, yazgısı bozmasın onu.
3
II
Dörtlük
Yanıp tutuşan, işte bir benim gölgelerde
güneş boş bırakınca dünyayı ışıltıdan;
başka herkes sevinçle ve yalnız ben acıdan
diz çökmüşüz, ağlayıp sızlıyoruz yerde.
4
III
Sone
Minnettar ve mutluyum ki iznim vardı bir zamanlar,
senin gaddarlıklarına direnip galip geldimdi;
ne yazık ki bağrıma gözyaşı döküyorum şimdi
irademe karşı, hem biliyorum sende iktidar.
Eskiden kalbime yönelttiğin acımasız oklar
hiçbir vakit hedefe yakın bir yere düşmediydi,
sen bu sefer öcünü al güzel gözlerinle, haydi
çünkü bakış darbelerinde öldürücü bir güç var.
Küçük güzel bir kuş, nice tuzak ve ağdan kurtulur,
çünkü yıllar yılı kötü akıbetten uzak durur,
yaşamı er geç en büyük felaketle sona erer.
İşte, hanımlar ve Aşkım, bana olacak da budur,
bu yaşımda şimdi beni en amansız ecel vurur,
ama önce uzun süre elverişli anı bekler.
5
...............
. .........
IV
Sone
O altın başı süsleyen çelenk nasıl da şen şakrak,
hem de bir sevinç kaynağı rengarenk çiçekleriyle
ve çelenkteki her çiçek yarışıyor birbiriyle,
o alnı ilk öpen olmak için öne atılarak.
Bir içim su farbalalı giysi mutlu sarılarak
güzelim göğüslere, gününü gün ediyor diye,
altın yaldızlı telleri sarkaraktan biteviye,
yumuşacık yanakları ve gerdanı okşayarak.
Bundan çok memnun her iki ucu tezhipli kurdele,
entari fırfırlı, büzgülü, kırmalı, tenteneli;
oh keka, göğüslere bastırıp duruyor danteller.
Kemer sımsıkı düğümlü, bir de çözülürse hele;
diyor ki: "Kucakladım ya, artık bırakmam bu beli!"
İyi ama, bu durumda boş mu kalsın bizim eller?
6
v
Sistine Kilisesi'nde freskolar üzerinde çalışırken
Pistoyalı Giovanni'ye
Ben bu mezbeledeyim ya, şişti boynumdaki gudde,
sanki Lombardiya'da ya da başka bir ülkedeyim,
pis suları lıkır lıkır içen kediler gibiyim,
göbeğim şişiyor, çeneme çıkacak gide gide.
Sakalım göğe çevrili, hörgücümün tepesinde
beynimin bir parçası, kadın başlı, kuş gövdeliyim,
gudubet bir canavar, hep fırçalar sallıyor elim,
boyalar damladıkça süslü bir mozaik var yerde.
Kaburgalarım karnımın içine kadar girmiş de,
kıçımla dengeliyorum, ağırlıktan belim bükülmüş,
gözlerimin feri sönük, adımlarım şaşkın artık.
Derim, gözümün önünde uzanıp gidiyor işte,
çözülmesi zor bir düğüm gibi arkamda büzülmüş,
ayakta duruşum Asurlunun yayı gibi çarpık.
Bu yüzden, aklıma gelen tüm düşüncelerim sapık,
sağlıksız ve saçma,
eğri namludan doğru ateş edemezsin derler ya.
Giovanni, sen savun bundan sonra
resim sanatını ve onurumu benim,
hurda halim iyi değil, ressam da değilim.
7
VI
Sone
Doğru tek bir atasözü varsa o budur efendim:
"Kim yapabilirse asla yapmak istemez," derler ya;
seni inandırmışlar iftiraya, dedikoduya;
yalancıya ödül verdin- doğruluğun dostu bendim.
Eskiden olduğu gibi, şimdi de hizmetindeyim
ışınlar nasıl hep sadıksa güneşi yansıtmaya;
sen beni pişman ettirdin geldiğime şu dünyaya,
beni hor gördün, oysa ben kul köleyim sana kendim.
Bir zamanlar yükselmeyi umdwn yaslanarak sana
hem de dürüst teraziler, keskin kılıç sayesinde,
başka bir şey gerekmezdi ve bomboştu aksiseda.
Gel gör ki cennet sırtını döner erdemli insana,
önce yeryüzünü güzelim ağaçlarla bezer de,
sonra "Gidin," der, "meyve toplayın kurwnuş dallardan."
8
............
... ......
.. ..
. ..
VII
Madrigal
Kim bu, irademe karşı beni sürükleyen sana,
eyvah, eyvah, eyvah,
hem bağlayarak kıskıvrak, hem de özgür bırakarak?
Sen ki zincir vuruyorsun, zincirsiz, başkalarına,
hiç el kol kullanmayarak işte beni ettin tutsak,
senin o güzel yüzünden beni kimler koruyacak?
9
IX
Dörtlük
Her varlığı var eden, parça parça yarattı,
sonra o parçalardan seçti en güzelleri
şimdi görülsün diye yaratmanın zaferi;
bu onun yücelerden yüce kutsal sanatı.
10
XI
Madrigal
Ansızın ölmenin çok daha azdır ısnraplan
tek tek saatlerle gelen bin tane ölümden;
ben ona aşıkım da o istiyor ki öleyim ben.
Ah ne de sonsuz bir ağrı,
anımsatılınca yüreğe
aşık olduğum o kadın beni hiç sevmiyor diye!
Yaşamım nasıl sürer nereye?
Üstelik kadın diyor ki yaralarımı deşerek,
kendini bile sevmezmiş- bu da doğru olsa gerek.
Nasıl umutlanayım bana merhamet etse diye,
mademki kendini bile sevmiyor- ne berbat kader!
Belki beni ölümüme işte bu acı sürükler.
11
XII
Madrigal
Nerden cesaret edeceğim de,
sen yoksan sevgilim, nasıl ben hayatta kalacağım,
ayrılırken yardım istemeyi göze alacağım?
Bak hıçkırıklara, gözyaşlarına, iç çekişlere,
onların tümü benim mutsuz kalbimden geldi sana,
kadınım, tanıklık etti olanca ısnrabına,
yaklaşan ölümüme ve çektiğim işkencelere.
Ne var ki, doğruysa hurda bulunamadığım için
unutulacağım kul köle gibi hizmetlerimle,
ben senden ayrılıyorum benim olmayan kalbimle.
12
XIII
Bir yazıttan
Ün yerinde tutuyor mezar yazıtlarını;
ne ileri, ne geri, çünkü ölmüş de hepsi,
yapıtlarının sesi susturulmuştur arnk.
13
XVI
Büyülü latif bir güzellikten,
merhamet pınarından doğuyor ısnrabım.
14
XVII
Bitmemiş bir sone
Zalim, acımasız, hoyrattır yürek,
dışı tatlı, içi zehir zemberek;
sadakatin kaypak, ondan uzun yaşar
tatlı bahardaki herhangi bir çiçek.
Saatleri kırparak durmadan geçer zaman,
bizim yaşamımıza berbat zehirler katar;
o tırpandır, biz saman.
Kısa sürer sadakat, güzellik geçip gider;
ama sadakat gibi, o da kendini harcar
nasıl ki senin günahın, dertlerim harcansın ister.
yıllar boyunca bizden işte bunu isterler.
15
XVIII
Bir şiirden parça
Ruh boşu boşuna bin derman arar;
ben köle olalı, o çırpınmakta
dönmek için eski yoluna tekrar.
İşte deniz ve dağ; kılıç yanmakta:
Ben bütün bunlarla yaşarım zar zor.
Dağa tırmanmama izin vermiyor
aklımı fikrimi alıp götüren.
16
XIX
Bibnemiş bir madrigal
Yaradılış her erdemi
bir kadına ya da bir tazeye
verir deney olsun diye; gel gör ki benimki niye
bir anda hem tutuşturur, hem dondurur yüreğimi?
Sormayın benim derdimi;
bakın, benim çektiğimi çekmemiştir hiçbir erkek
böylesine kıvranarak, ağlayarak, inleyerek,
kaynak güçlüyse, gürdür o kaynaktan çıkanlar.
Bende yaman bir sevinç var,
kimse mutlu olmamıştır ve olamaz benim kadar.
17
xx
Sende kekre şıradan daha tatlı bir yüz var,
de ki üstünde yürümüş salyangozun teki,
şalgamdan güzel yüzün parıldar da parıldar,
dişlerin bembeyazdır, havuç köküdür sanki;
imrendirmez Papa'yı hiçbir şey onun kadar,
balık yağı tadında senin gözünün rengi;
pırasa püskülünden daha sarışınsın sen,
ne zerzevat! Yeme de yanında yat allasen.
Güzelliğin çok daha hoş görünüyor bana
kilise duvarına boyanmış ihtiyardan,
ağzın benziyor tıka basa dolu torbana,
patladı patlayacak şişkin barbunyalardan;
kaşının rengi dönmüş mutfaktaki tavaya,
sapının hiç farkı yok Asurlunun yayından;
yanakların tıpkı yoğurup durduğun hamur,
üstünde iki kızıl gelincik gibi durur.
Gözlerim senin bir çift memene ilişmiş de
görmüşüm iki kocaman karpuz bir torbada;
bir tutam pamuk gibi yanardım ya ateşte,
bitkinim, kazma kürek belimi bükmüş oysa;
tut ki iksir içmişim- tazılar gibi işte
koşup tutardım seni tüm kızlar arasında,
benim için taş gibi sertleşmek olsa mümkün
ne harika becerilerim olurdu bugün!
18
XXI
Barzeletta
Her kim doğmuşsa, günü gelecek,
her canlıyı er geç yok eden
güneş onu mutlaka silecek.
Sevinç de gam da gidecek elden,
iz kalmayacak akıldan, sözden,
soylu aileden, nice nesilden;
hep güneşte gölge, rüzgarda duman.
Biz de onlar gibiydik bir zaman,
siz nasılsanız öyle: Şen, üzgün;
tam gördüğünüz gibiyiz bugün;
canı çıkmış, güneş altında toprak.
Her canlı er geç yokluğa varacak.
Bir zamanlar fışkırırdı ışık
gözümüzün her mağarasından,
hepsi boş, karanlık, korkunç artık;
peşinden bunları sürükler zaman.
19
XXIV
Eksik sone
Gözlerimi geçit yaptım dökeceğim zehir için,
açık yol bırakmamışlardı senin vahşi oklarına,
hiç silinmez bir güç kanım belleğimin varlığına
yuva ve sığınak bulsun diye bakışların senin.
Ben yüreğimi örs yaptım, hem de körük oldu bağrını,
bende yaktığın alevden iç çekişleri yarattım.
20
xxv
Çift sone
Efendisi zindana anp da zincire vurunca
bağışlanmaktan, her şeyden wnudunu keser köle,
yavaş yavaş alışarak düştüğü acıklı hale,
özgürlüğüne kavuşmak uğruna hiç etmez rica.
Alışan kaplan ve yılan itaate eder iltica,
karanlık ormanda doğmuş en amansız aslan bile;
kan ter içinde çalışıp bitkin düşen her amele
boyun eğer didinmeye uzun iş günü boyunca.
Ama aşk ateşi için ibret olmaz bu örnekler;
o öz suyunu alarak, yemyeşil bitkiyi kurutur,
ihtiyar adamın yüreğini heyecanla besler,
onu gencecik yılların tazeliğine koşturur,
ateşlerle dinçlendirip şen şakraklıkla yeniler,
aşk nefesiyle kalbini ve ruhunu tutuşturur.
Birisi sanırsa ya da kalkışırsa alay etmeye
yaşlılıkta bir güzele gönül vermek ayıp diye
sunturlu bir yalandır bu.
İnsanın ham hayale kapılmadıkça ruhu,
dengeler, sınırlar ve itidal saygı görsün, yeter
günah değil sevilirse aşkla doğal güzellikler.
21
XXVI
İki dörtlük.
Olağan bir şeydir bu: Tutamaz olur öz suyunu
bir ağaç toprak ananın kucağından sökülerek,
sıcak altında kalınca, artık gücü yenneyerek,
kurur, ansızın tutuşur, alevler kül eder onu.
Ele düşmüşse kalbim, ummaksızın kurtuluşWlu,
yaşar da gözyaşlarıyla, alevlerle beslenerek,
kalınca öz yurdundan, canevinden uzak düşerek,
öldüresiye deşmez mi en küçük darbeler onu?
•
Belki bir sonenin ilk iki bölümü.
22
xxx
Maclrigal
Sevgilimin gözlerinden fışkırıp da uçar ışık,
yanarken ışıltıları öyle coşkulu parlar ki
kapalı gözlerinden geçer yüreğimi yararak.
Bu yüzden de aşk yürür ağır aksak, topallayarak;
sırtlandığı yükünde öyle bir dengesizlik var ki,
karanlığımı götürüp bana getirir aydınlık.
23
XXXII
Yanın kalmış bir sone
Günahlarla yaşıyorum, hep kendime ölerekten,
yaşamım benim değil de günahlarımındır artık;
göktendir iyiliklerim, kendimdendir her fenalık,
iradem serbestti ama, ondan da yoksun kaldım ben.
Özgürlüğüm köle oldu ve tanrısal benliğimden
ancak ölümlülük kısmet bana. Ne günlere kaldık!
Istırap için doğmuşum; şu yaşamım perişanlık!
24
XXXVII
Eksile kalmış bir sone
Ölümüm benim içimde, yaşamım sende var;
vaktimi sen belirleyip, bahşedip paylaştırıyorsun;
gönlün nasıl dilerse, kısa olsun ömrüm, ya da uzun
her lütfun ediyor beni bahtiyar.
Ne mutludur o can ki zamanı akıp gitmez öteye,
onu sen getirmişsindir Tanrı'yı hayal etsin diye.
25
XLIV
Bitmemiş sone
Önce gördüğüm güzele ben yönlendirince yine
ruhumu, oradan bakan gözlerindeki her imgesi
ışıl ışıl büyür, sonra içine kapanır hepsi;
ürkekleşmiştir, uzak kalmıştır özgüvenine.
Aşk zeka bıçaklarını çeker bileye bileye,
bir koşu gelir bağları ben koparamayayırn diye.
26
XLVIII
Tek terzina
Alev yükselirken daha yaman sarsar onu rüzgar;
cennetten övgü kazanan her erdem ışıldadıkça
durmadan saldırılara uğrar.
27
XLIX
Dörtlük
Aşk, senin güzelliğin ölümlü değil asla:
Yürekteki imgeye benzer yüz yok bizlerde,
bambaşka bir alevle sen onu ateşler de
uçuşa geçirirsin bambaşka kanatlarla.
28
L
Bitirilmemiş bir sonenin ilk dörtlüğü
Bunca yıl geçtikten sonra ne kalacak sanki ondan,
ey Aşk, zaman yıkıma yol açarsa güzelliğinde?
Ünü kalacak. Gel gör ki ün bile durmaz yerinde,
uçup gider, solar daha hızlı senin umduğundan.
29
LII
Eksik sone
Kendini öldürmesine izin olsa bir insanın,
dünyada can verip de geri dönsün diye cennete,
haklı görülür bunu yapması sadık bir hizmette
perişan ve mutsuz, gına getirerek yaşayanın.
Ama insanoğlu benzeri değildir ki Anka'nın,
ayağa kalkıp güneş aydınlığına dönsün tekrar.
Bence eli ayağı hızlı tutmakta ne anlam var?
30
LIII
Yarım kalmış bir sone
Bir yolcu ki at sürer şafak sökünceye dek
bütün bir gün yatacak ve uyuyacaktır ya,
umarım efendim de taze bir güç verecek
yaşamıma, gövdeme, bunca mihnetten sonra.
İyilik sürüp gitmezse kötülük de sürmeyecek,
ama biri ötekine dönüşecek ara sıra.
31
LV
Yanın kalmış bir sone
Ateş pahası ama, ben sana aldım bunu,
küçücük bir armağan, kokusu okşar burnu;
koklayarak bulurum hemen senin yolunu.
Sen nerde olursan ol, ben de nerde- bu koku
alır götürür beni, hiç kalmaz kuşku muşku.
Hoş/görürüm gizlensen geçmemek için ele;
nereye gidersen git, bu gittikçe seninle
bulurwn işte seni, tümden kör olsam bile.
32
LVI
Başlanıp bitirilmemiş bir sone
Ben ölümümde yaşarım- bu yanıltmıyorsa beni,
kaderim mutsuzluk ama, mutlu yaşarım yine de;
nasıl yaşanır bilmeyen ölümde ve işkencede,
beni yakan ve yok eden ateşe atsın kendini.
33
........................
LVII
Dörtlük
Beni tutuşturup yakan, canıma can katar işte,
ateşi güçlendirir ya daha çok yakıt ve rüzgar,
canıma kıyan sevgili beni işte böyle kollar,
nice iyilikler vardır yaptığı her kötülükte.
34
LX
Sone
Biliyorsun ki, efendim, biliyorum bildiğini,
yakınında, yanındayım, çünkü budur benim zevkim;
biliyorsun bildiğimi, biliyorsun ya ben kimim,
nedir ki buluşmamızı geciktirmenin nedeni?
Gerçeğe dayanıyorsa umuda yöneltmen beni,
doğruysa benim kısmetim olan bu büyük emelim,
aramızdaki duvarı kaldıralım, yok edelim;
gizlilik katmerli yapar saklı derdin şiddetini.
Ben seviyorsam, sevgili efendim, senin kendince
en candan sevdiklerini, sen sakın incinme bundan;
böyle olur bir can başka bir canı tümden sevince.
Senin güzelim yüzün ki bir bilgi kaynağı bence,
pek bilinmez değerleri ölümlüler tarafından;
bilmek isteyen, ölmeyi göze almalıdır önce.
35
LXII
Sone
Demirci, tasarısını harlı bir ateşle ancak
dökerek biçime sokup yaratır güçlü bir eser;
de ki ateş kullanmıyor bir zanaatçı -ne gezer
altın en yüce değere asla ulaşamayacak.
Anka önce yanmamışsa yeniden yaşamayacak.
Bana gelince ben alev olarak ölürsem eğer,
yeni cana kavuşurum kazanıp yüksek bir değer;
artık acı çekmeksizin varlığım ışıldayacak.
Ben ne kadar mutluyum ki bu anlattığım ateş de,
canevimde bir yer bulup yaratır beni yeniden,
karışmış olsam bile ben ölüler kafilesine,
ateş, doğası gereği, yükseltecektir cennete;
mademki ben de ateşe dönüşmüştüm çok önceden,
oraya nasıl götürmez beni kendisi giderken.
36
LXIII
Sone
İçindeki ateş, soğuk taşa ne de sevecendir,
dışarı çıkarılınca o taşı sarıp sarmalar,
alev alev yanar söner, başka bir biçimde yanar,
sonsuzluğa gidenlerle sıkı sıkıya birleşir.
Fırında yitip gitmezse yazı ve kışı çökertir,
talep eder her zamankinden daha yüksek fiyatlar,
ruhu arınmış olarak, Araf'tan bağışa uğrar,
cennette yüceler arasında ona yer verilir.
İçimden gizlice oynaşaraktan beni eriten
ateş çıkarılacak olsa dışarı , demek böyle
yanıp söndürülmüşken yaşam bulmuşumdur yeniden.
Dumanlar tozlar içinde ömür sürdürüyorsam ben,
ölmezliğe ermişimdir taşa çeviren ateşle,
çünkü demir değildir de altındır bana güç veren.
37
LXIV
Dörtlük
Ateş taşı çatlatırsa ve demiri eritirse
oysa her ikisinde sert cevher birbirinin eşi,
neler yapmaz cehennemin çok daha azgın ateşi,
bir tutam kurumuş iğrenç saman ele geçirirse?
38
LXV
Yanın kalmış bir sone
Ben tam sana tapınırken
mutsuzluğumun anısı döner
gelir kafama, ağlar, şöyle der:
"Gerçekten yanan kimse, odur gerçekten seven- işte ben!"
Ama benim yaptığım, bir kalkan hepsinden ...
39
LXIX
İki Üçlük"
Doğa bilmez mi? Hikmetinden sual olunmaz;
güzellik verdiğine onca zulüm de verir,
karşıtlar dengelensin diye, ne çok ne de az.
Böylece senin yüzün, tatlılıkla giderir
bende ne denli varsa acı, ıstırap, keder,
onları hafifletip beni pek mutlu eder.
Bu altı satır eksik bir terza rimanın son iki üçlüğü ya da bitmemiş bir sone
nin üçüncü dörtlüğü ile son beyti olabilir.
40
LXXIII
Dörtlük
Ben uzaklaştırılıp da ateşten yoksun kalınca
bu öldürür beni, ama yaşatır başka herkesi;
alev alıp yükselerek yanandır bana tek besi,
başkalarını öldüren beni yaşatır yalnızca.
41
LXXIV
Ağlarım, yananm1 erir giderim de işte bu can
beslenir bütün bunlarla. Alnımın tatlı yazısı,
başka kim var benim gibi dertli, duysun aşk sızısı,
başka kim var yalnızca kendi ölümüyle yaşayan?
Ah zalim okçu, sen iyi biliyorsun tam hangi an
güçlü elinle durdurulur yüreğimin acısı,
bizim kısa ıstırabımızın en can alıcısı;
ölümünü yaşayan ölüp gitmez ki hiçbir zaman.
42
LXXV
Bir şiir parçası
Yine mi o adam -bu kadarı fazla-
tüm izleyicileri öldürüyor bakışlarıyla,
gözleri dört dönüyor kendini sergilemek için.
Yine mi o adam -bu kadarı fazla-
gündüzü gece yapar, güneşi gölgeler hoş simasıyla,
daha sık göstersin yüzünü, insanlar büyülensin;
o da süslensin gülücükleri, şarkılarıyla.
43
LXXXI
Madrigal
Neye baksam, neyi görsem, bana hep aynı öneri,
diyorlar ki: "Sen sev onu, durma, peşinden koş onun."
Çünkü sen yoksan anlamı olmaz hiçbir mutluluğun.
Sevgilim küçümsüyorsa başka tiirn mucizeleri,
hiçbir şeyin hayrı yoknır ben senden kalırsam yoksun;
güneşim, sana hasretim. Ruhumdan götürüyorsa,
bende hangi yüksek umutlar ve yaman güçler varsa,
ben hep yaşayım da alev alev yanayım isterler,
yalnız senin için değil, kaşı gözü sana benzer
herkes için, o benzerlik çok ama çok uzaksa da.
O senden gitmişse, artık hiç yoksa ,
ah o gözler, benim canım, ışık nedir, hiç bilmezler,
senin olmadığın yerde cennetten de yoktur eser.
44
LXXXIV
Sone
Kalemle mürekkep nasıl farklı üsluplar sağlarsa
kimisi yüce, kimisi pespaye ya da orta karar,
mermerde de görkemli ya da kırtıpil imgeler var,
bizde yetenekler neyse, hangisi ağır basarsa.
İşte aziz lordum, senin gönlünde hangi his varsa
gününe göre tevazu, böbürlenme ya da vakar
onun resmini yaparım, mademki önümde o var,
yaratıcı seçimine hangi görünüş uyar sa.
Göğün rahmeti bireyin sanat zevkine göredir,
tohumları başka biçimlere sokmak için yağar,
iç çekişler, gözyaşları, acılar mıdır ekilen,
ona göre gülümseyiş ya da ağlayış biçilir;
üstün güzelliğe yüksek üzüntülerden bakanlar,
hasat alır kıvranış ve matem gibi ürünlerden.
45
XCVI
Terzarima
Kupkuru bir ağacı ateş nasıl sararsa
öyle yanayım seni sevmiyorsam derinden,
canımı yitireyim başka bir duygum varsa.
Ve aşkın ruhu senin güzelim gözlerinden
başka güzelliklerle tutuşturursa beni
öleceksem de- alsın şu gözlerimi benden.
Var gücümle taparak sevmiyorsam ben seni
en mert düşüncelerim mateme bürünsünler
nasıl güçlü ve sadık yaşarlarsa sevgini.
46
CII
Sone
Ey gece, tatlı zaman, olsan bile kapkara,
zahmete gün sonunda huzur doldurursun sen;
aklı sağlam insandır, ermiş, seni yücelten,
bilge işte o, seni kim onurlandırırsa.
Kopartıp son verirsin yorucu kaygılara,
onları dinlendirir nemli, asude gölgen,
rüyalarda ruhumu yerden çekip, en üstten
taşırsın; benim arzum gitmektir oralara.
Ey ölümün gölgesi, susnırup sindirirsin
akla ve ruha düşman olan tüm illetleri;
döşeğe düşenlere son etkili dermansın.
Hasta gövdemizdeki dertleri dindirirsin,
gözyaşımızı silip kovarsın mihnetleri,
erdemlilerden hırsı, bezginliği alansın.
47
CIII
Sone
Kapatılmış olan her alan, üstü örtülü her yer
herhangi bir maddeyle sarılmış olan her ne varsa
geceyi korur da onlaı; gün ışığı yaşıyorsa,
küçümseyerek güneşin aydınlığı alay eder.
Yenilgiye uğratırsa onu amansız alevleı;
ilahi güçlerini güneş çırılçıplak soyarsa,
daha cılız bir şeyler onu savunmasız koyarsa,
belki bir solucan bile bir çırpıda ezip geçer.
Güneş sıcak tutar yerde üstü açık bulduğunu,
binlerce tohumla binlerce bitkiyi de ısıtıı;
acımasız rençper saldırır hepsine elde saban;
ama karanlıkta ekerler insanın tohumunu.
İşte bundan, geceler gündüzlerden daha kutsaldır
nasıl ki tüm ürünlerden daha değerlidir insan.
48
ev
Sone
Hiçbir ölümlü nesneyi artık gözüm görmez oldu,
senin güzel gözlerinle ben huzura kavuştum da,
her kötülükten nefret eden bir ruh vardı onlarda,
benim ruhum onunla aşka ilham kaynağı buldu.
Benimle eş değerde doğmasaydı Tanrı'nın ruhu,
hiçbir şeye can atmazdım ki dış güzellikten başka;
o hoş görünür ya göze, ama bu bir aldatmaca
asıl güzellik gider dışa, evrenselliğe doğru.
Erdemli yaşayanlara ölümlü can -dediğim bu
yatışrırmaz arzuları, sonsuzluk da aramayız
zaman içinde, değişim olur bedendeki ette.
Gem vurulmamış arzular, aşk değil sadece duyu,
ruhu öldürür; can dostu yapar bizleri aşkımız
dünyada, ama dahası, ölümden sonra cennette.
49
CVII
Madrigal
Gözlerim ki güzel şeyleri arzular,
ruhum ki günahtan arınmaya can atar,
onların yükselmek için ne gücü var
bütün bu güzellikleri izlemekten başka?
Ta uzaklardaki yıldızların
gönderdiği ışın
yöneltiyor onları yaman bir isteğe,
dünyada yaşadığımız aşka.
Ve hiçbir şey girmez soylu yüreğe,
onu aşkla yakıp da kul köle edecek aşka
o gözlerin benzer gördüğü yüzden başka.
50
CVIII
Otta va rima
"Yapmaması gerekeni yapanın boştur umudu
af ve merhamet hakkında." Öyle bir halk inancı var.
Sana aşırı güvenip de sonra vazgeçince bu,
mutluluğa kavuşturur sandım ama, neye yarar?
Artık hiçbir beklentim yok gütmekten o boş umudu,
güneşte dirilir Anka ama, güçlenmez ihtiyar.
Büyük kaybımdan mutluluk duyuyorum- nedeni şu:
Sana aşkla bağlanınca kendime güçlü hükmüm var.
51
cx
Yazıt
Sana söylüyorum bunu:
Sen ki dünyaya canını verdin, gövdeni, ruhunu,
kader sana yer yurt yaptı şu karanlık tabutunu.
52
CXIV
Madrigal
Üstesinden geliyorsun her zorluğun, her engelin,
nasıl ki aydınlığa karşı zafer kazanıyor gözlerin,
sevinçten ölmek diye bir şey varsa insan için,
işte bugün o gün,
bu, yüce güzelliği ilham edişi ulu merhametin.
Aslında ateşe alışık olmasaydı ruhum
çoktan ölmüş olurdum
senin ilk bakışlarındaki vaatlerden,
açgözlü düşmanlarım-
yani gözlerim- aramakta gecikmezdi ki;
ben yakınamam,
kabahat sende değil bunu yapamazsam.
Ah güzellik ve zarafet, ikisi de sonsuz,
ne denli yardım önerirsen öner ama,
o kadar az katlanırsın ki yaşama,
baktığın herkesi kör edemezsin.
53
cxv
Eksik kalmış bir madrigal
İşve, süs püs, okşayışlar, alnn, şölenler, inciler. ..
sanki kim el emeğini ve göz nurunu fark eder
kutsal mücevherlerinde o kadının?
Çünkü ışıltıyı ondan alır hem gümüş hem altın
ya da o kadınla ikiye katlarlar.
Her mücevher daha bir görkemli parlar
kendi başına değil de onun gözündeki güçle.
54
CXVI
Madrigal
Engel olamıyorum Aşkım, hem istemiyorum da
(görünce senin azdıkça azan öfkeni karşımda)
tutamıyorum kendimi sana şunu söylemekten:
"Gitgide çok daha sert ve haşin oluyorsun da sen,
daha güçlü bir erdeme yöneltiyorsun ruhumu
ve ara sıra merhamet duydun mu
öleceğim diye, kanlı yaşlar döküyorum diye
can çekişen bir insana acırcasına,
o zaman başlayınca aşk ıstıraplarını dinmeye,
duyuyorum kalbim söne söne yaklaşıyor sana.
Ah kutlu ışıltılı gözler,
bana bir damla kerem en parlak servetlere değer;
kaybederek öğrenen, nice kazançlar elde eder."
55
cxx
Madrigal
Günü bugün, anı bu an
kurtulmanın şu ısrırabımdan,
yaşlılık arzuyla bağdaşır mı sanki?
Ama benim ruhum, sen bilirsin ki
ey Aşkım, kördür de, sağırdır da
hem vakte, hem ecele,
ölümle karşılaşnğımda, o kadın karşımda
şunu söylüyor: "Kopartsan bile,
paramparça etsen de yayını okunu,
bin parçaya bölsen de onu
esirgeyemezsin başındaki bin beladan,
hiç ölmeyecektir hiç şifa bulmayan."
56
CXXI
Madrigal
Sen güzeller güzeli olabilirsin ancak,
demek ki merhametten başka bir şey gelmez elinden;
tümden benimsin ya sen,
varlığın mutlaka beni yıkacak, yakacak.
İşte o merhamet ki bana geliyor senden,
hep senin eşsiz güzelliğinle eş değerde,
cazip yüzünün sonu
gerçekleştirir bunu;
benim tutuşan kalbim kül olacak.
Ama özgür kalan ruh, yıldızına döner de
Yaradan'ın mutluluğuna erer,
ölenlerin bedeni onunla sonsuzlaşır
ya huzur ya da hüzün içinde;
yalvarırım, varlığımı sen iste kaknemse bile,
dünyada da, cennette de birlikte olsun seninle;
çünkü inançlı yürek güzel yüz kadar değer taşır.
57
CXXII
Madrigal
Ateşten zarar görmeden hiçbir şey kurtulmaz,
gel gör ki o beni yakmaz da ısıtır biraz,
benim gücüm çok, onunki az olduğundan değil ama,
güvenli bir yer buluyorum tek başıma,
başkaları ölüyor da ben semender gibiyim,
bilmem dinginliğimi velveleye çeviren kim?
Kendi yüzünü yaratan sen değilsin
ve benim elimden çıkmadı kendi yüreğim,
ikimiz çözemeyeceğiz
benim aşk düğümümü,
o yüksek güç ancak Tanrı'dadır,
o sermiştir senin gözünün önüne benim bütün ömrümü.
Aşkım sana külfet değilse,
beni affet, nasıl ki ben bağışladım işkencecimi,
o beni öldürmüyor da istiyor ölmemi.
58
CXXIV
Benim şu kadınım pervasız ve atak,
gözleriyle beni öldürürken bile,
tüm mutlulukları vaat ediyor, şöyle:
Gaddar kılıcını yarama sokarak,
canevimde duyurarak
birbirine karşıt yaşamla ölümü bir arada;
kısacık bir anda
merhameti sancımı giderir ama, uzaktan da
beni sürekli bir ıstırabın pençesine atar,
kötülük yıkıp dururken iyiliğin ne hayrı var?
59
41E!eEl41EEEE41EEeeE&Eı4feeeeeee«ıeE
CXXVI
Madrigal
Doğruysa bu, ruh gövdesinden kopup kalırsa özgür
başka bir beden içinde döner geri
yaşamak için şu kısacık fani günleri,
yaşar da başka bir sefer ölür;
benim kadınım ki güzeller güzeli görünür
benim gözüme,
yaşama dönünce yine zalim mi olacak?
Gökler kulak verirse gönlüme,
o yumuşak duygularla dolacak,
tüm haşinliklerden kurtulacak.
İnancım şu: Güzelim gözlerini yumacak,
açınca da ölümü kendisi yaşamış olarak
acıyıp benim ölümüme üzüntü duyacak.
60
CXXVII
Madrigal
Ölümün kendisi değil, ama ölümün korkusu
beni esirgeyip kurtarır bu-
beni hep öldüren güzel, adaletsiz bir kadından
ve bazen içine düştüğüm yangından,
hele yaman yanıyorsam alevlerde,
bilemiyorum kurtuluş nerde-
onun kalbime sarılan güçlü hayalinden başka:
Gelmişse Ölüm, oraya girmek nasip olmaz Aşk'a.
61
eeeeeeeeeEıeE..-ıeeeeEeEtEteEıee
cxxx
Madrigal
Hiç az değil tehlikesi, besbelli,
senin Tanrı'yı andıran güzel çehrenin
benim gibi ruhuna eceli
hep yakın duyan bir insan için.
O yüzden kendimi uyarıp dururwn,
ölüm karşısında savunurum.
Gel gör ki senin beni esirgemen
ölüm kapıma dayanmışken
bana dirlik sağlayamaz benden,
ecele faydası yok son deme bırakılmış özrün,
bu öyle yıllanmış ki gideremez onu tek bir gün.
62
CXXXI
O iki güzelim kaşla gözle karşı karşıya
Aşk gücünü yeniden kazanır ya,
yayını, kanatlarını hor gören o mevsimde,
benim gözlerim bunu andıran her harika varlığa
açlık duyar da
hedef olurlar atılan amansız kargılara art arda.
Ama üstüme üstüme gelir de
tam hoş bir anımda güçlü haşin bir düşünce .
utançtan ve ölümden,
tehditlerine boyun eğmez Aşk kaybın ve acının,
çünkü bir saat yenik düşüremez alışkanlığını bunca yılın.
63
CXXXVII
Madrigal
Aşk, mutlu olmak için çektirmek, yaş döktürmek
istersen, daha zalim, daha iyidir bana
"yara" dan "ölüm"e dek
zaman bırakmazsa ok, ya da kısa sürerse-
sen aşık öldürerek
yoksun kalırsın, gözyaşı ve işkence biter bizde.
Bunun için minnetler sunuyorum ben sana
çektiklerim için değil, ölümüm için yalnızca,
çünkü o, tüm illetleri giderir cana kıyınca.
64
CXXXVIII
Alın da boyunduruğa vurun, işte boynum,
amansız kadere kurban gideyim, razıyım buna,
ve can düşmanım olan kadına,
kıyılsın bu alevlenmiş sadık yüreğe;
ben işkenceden hiç korkmuyorum,
tek kaygım bana verdiği eza azalır diye.
Ya o asude çehreye
dirlik düzenlik verirse benim çektiğim azap,
beni öldürebilir mi zalim bir ıstırap?
65
CXLII
Madrigal
Aşkımın ateşi, olabilir ki,
sönmemiş de bende canlı kalmıştır,
yeşil yoksulu, yaşlı çağımın soğuğunda,
ansızın yayını germiştir de belki,
şunu anımsayarak bana nişan almıştır:
Soylu bir kalp yıkılmaz okla vurulduğunda;
güzeller güzeli o yüz uğrunda
yemyeşil yapar kışı; gel gör ki son yara
ölümcüldür, benzemez önceki yaralara.
66
CLI
Sone
Hiçbir tasarıyı bilmez en usta sanatçı bile
bir tek mermer kütlesinde barınmaz mı ki- o bilir,
hem de fazlasıyla, o kavrama ancak erişilir
aklın buyruklarını yerine getiren bir elle.
Güzel kadın, kaçtığım acıyla, urnduğwn sevinçle
tıpkı bunun gibi her şey senin içinde gizlidir,
yücesin, kutsalsın, onlar ölümüne tehlikelidir;
sanatım isteklerini ters çeviriyor bu hale.
Dernek aşka yüklenemez rnihnetimin kabahati,
ne senin güzelliğine, sertliğine, hor görmene,
ne de kötü talihe, alın yazıma ya da şansa.
Yüreğinde tutuyorsan eceli ve merhameti,
ben, aynı zamanda, sabrımın sonuna gelmişim de,
yanıyorum, çıkar yolum kalmadı ölümden başka.
67
CLVIII
Aşkını, sen ölümü dışlıyorsun var gücünle
benim düşüncelerimden uzağa iterek,
senin hoşgörünle ruhum gidiyor estek köstek,
oysaki ölümü düşünmesi hayırlı olurdu belki.
Meyve yere düşmüş, kabuğu kurumuş bile,
önceleri tatlıydı ama, şimdi ekşi,
bu son kısa saatlerimde, ne var ki,
tek hissettiğim bir eziyet ancak;
çok az vakit kaldı derin zevkleri yaşayacak.
Böyle bir armağan, senin merhametin,
güçlüyse de gecikmiş, o kadar korkutuyor ki beni
ölümü bedenimin, işkencesi sevincimin.
Yine de minnetle anıyorum seni
bu yaşımda: Çünkü kaderimle ölüme gidersem ben
bunu sen yaparsın daha iyi kalplilikle ecelden.
68
CLXIII
Madrigal
Ben ne kadar çok nefret edip de kaçarsam kendimden,
kadınım, yardım et diye, o kadar sana koşarım;
öylesine güçlüdür ki ruhumdaki umutlarım,
kaygım da azal ır sana yakl aştıkça ben.
Hangi güzel im vaatl er bana gel mişse cennetten
hepsine senin yüzünde kavuşmaya can atarım;
sezerim ki kurtuluşum o büyülü gözlerdedir,
ama hep şunu anlarım
bakınca başka herkese;
yürek aşkla çarpmıyorsa gözün gücü beyhudedir.
Işıltılar neye yarar hiçbir vakit görülmezse
ya da benim özl ediğim kadar soylu değilsel er,
çünkü aşırı seyrek görmek, unutmaya çok benzer.
69
CLXVI
Sone
Gözlerim kolay erişir senin güzelim yüzüne
nerdeyse, nereye baksam, yakındaysan, uzaktaysan,
ama kadınım, wnut yok ayaklarımın koşmasından,
elim kolwn bırakmıyor ki gideyim hiçbir yöne.
Özgür ve zincirsiz, senin o yüce güzelliğine
yücelirler belki senin gözlerinden bakaraktan,
eksiksiz, gür, sapasağlam ruh ve akıl, hiçbir zaman
şehvet böyle nimet tanımaz kimsenin bedenine;
ölümlü, kanatsız, yere bağlıdır insanda gövde,
bir küçük meleğin ardı sıra uçmayı ne bilir,
bunu gerçekleştirir zevk ve övünç duyarak gözler.
Sen her şeye kadirsen yeryüzünde de, göklerde de,
yeter ki gövdemin tümünü sen tek bir göze çevir;
bende kalmasın senin tadına varamadığım yer.
70
CLXVII
Madrigal
Ölüm hor görüyor seni, Aşk dışl ıyor
bende zafer kazandığın tam o yerden,
yayınl a, oklarınl a, hem de çıpl ak el inle,
azgın tüten buzuyla kargışlıyor
senin tatlı ateşini. Pek az kaldı o günlerden.
Yiğitlerin gönlünde senin gücün nafile,
kanatl arın varsa bile,
onl arla erişirdin de, korkup kaçıyorsun artık;
yemyeşil genç günl erden tiksinir ihtiyarlık.
71
CLXVIII
Madrigal
Varlığımın yarısı cennetten gelmedir,
kanat açıp dönmeye can atar oraya,
benim tek bir
güzel kadınla kalıp onun buzlarında yanışını
varlığımı sürdürüp bölünmüş iki yarıya;
o ikisi karşıt, biri çalıyor ötekinden
iyiliğin tümüne erişmeliyken yaşayışım.
Ama günün birinde kadınım
davranışını değiştirir se, benim yarım
cenneti kaybeder de o buyur ederse beni,
darmadağın, yorgun düşüncelerim onda birleşirse
ve o sevecen davranıp ruhumu öteye gönderirse,
hiç değilse o zaman, umarım,
tümden o kadın olurum da
kurtulurum kalmaktan yarım.
72
cıeeeeec:ıeE!Eıe• • • • • • e • :• •.•••
CLXIX
Madrigal
Ben o kadının aşkıyla yanıp tutuşurken bile
o dalga geçiyor, oynuyor benimle;
sevecen görünse de zalim, taştandır kalbi.
Aşkım, sana çoktan söylediğim gibi,
hayır gelmez, bu bir hile.
Birinden bir şey beklersen yiter gider elindeki.
O şimdi benim ölmemi isterse,
kabahat de bende, hasar da, kadına çok güvendim;
aşırı bel bağladım ya, demek suçlu olan bendim.
73
CLXXI
Madrigal
Güzelliklerin belleğine
ecel gelse de, o adamın çehresine,
son verse senin anılarında, nasıl ki onu senden alıp götürür
ve ateşi buza, kahkahayı gözyaşına dönüştürür,
nefret ettirdiği 'gibi o nesnelerden
yürüyüp geçemezler artık boş bir yüreğin üstünden.
O güzel gözlerini gizler de
kısa bir süre için, alışılmış bir yerde,
onlar kuru kav gibi yanar harlı ateşlerde.
74
CLXXII
Madrigal
Bir kez aklına koymuş ya
o ehlileşmiş vahşi kadın,
ben yanmalı, ölmeli, büzülıneliyim mutlaka
bir avuçluk bir kül çe olarak kalıncaya dek;
o kadın kanımı kurutuyor okka okka,
bedenimi mahvediyor ruhuma eza ederek.
O kadın iyice bel bağlamış aynaya;
kırıtıyor iki dirhem bir çekirdek,
kendine sorarsan cennette bir huri,
sonra bana dönüyor hor görerek,
öyle ya, ben moruğun biri,
yüzüm daha güzel gösteriyor onu,
kadın beni al aya alıyor, hırpalıyor
çirkinim diye; ama ben memnunum şuna,
kadını güzel göstererek doğayı uğratıyorum bozguna.
75
CLXXVI
Madrigal
Ger ekmezdi ki senin kutsanmış güzelliğin için
yenilgiye uğranuş olan beni iple bağlasın,
çünkü doğru anımsıyorsam,
tek bir bakışla beni kavrayıp esir almıştın,
hemen teslim olması gerekir zayıf bir yür eğin,
defalarca yapılan yaman işkenceler e.
Ama kim ihtimal verir,
senin güzel gözlerinin zapt edip büyülediği
kuru ya da kavruk ağaç birkaç gün içinde yeşerir.
76
CLXXVII
Yazıt
Vaktinden çok çok önce, göçmeden gönl ümüzden,
o ilahi güzel kız yenik düştü ecele.
Kurtulacaktı karşı koysaydı sağ eliyle.
Neden karşı koymadı? Solakn da o yüzden.
77
CLXXIX
Yazıt
Onun güzelim gözleri kapanmış ve gömülmüşse
vaktinden önce, bizlere yalnızca bir tesell i var:
Öldü onlara duyulan merhamet yaşarken onlar,
ama öldüler ya, yaşar merhamet pek çok kimsede.
78
CLXXX
Yazıt
Herhangi bir kimse varsa bana üzülüp acıyan,
dünyadan koptum, gömül düm diye gereği yok yasın;
bağrına, yüzüne dolan gözyaşlarını saklasın
bir başkasına, şimdil ik kadere tutsak ol mayan.
79
CLXXXI
"Söyle Ölüm, sen neden el koymadın da, yaşlanarak
yıpranmış yüzlere, niye beni öldürdün çok erken?"
"Çünkü hiç kimse yıllanıp çöküntüye uğramışken
cennete çıkamaz- çıksa bile orda kalmayacak."
80
CLXXXII
Bu mezarda yatanı öldürmek istemedi Ecel
silahl arıyla uzun yıl l arın ve fazl a günlerin,
içinden öyl e geldi ki o cennete dönebil sin,
görkemli görünüşünü yitirmeden kalsın güzel.
81
CLXXXIII
Burada yatan güzelde kudreti vardı ateşin,
dünyadaki güzel yarankları yokluğa sürdü,
Doğa'ya nefretle göz koyan Ecel onu öldürdü
söndürerekten onun can dostu olabilmek için.
82
CLXXXIV
Cecchino Bracci için yazıt
"Kollar" demekti adım. Bir işe yaramadı,
kollar cılızdı ecel kıyasıya vurunca;
ismimi "ayak" koymuş olsalardı doğunca,
tabanları yağlardım kullanarak o adı.
83
CLXXXV
Yazıt
İşte hurda gömülüyüm, oysa az bir süre önce
doğmuşnım; ecel çok çabuk ve amansız geldi bana,
ruhum sıyrılıp gitti de bedenimden, hiç farkına
varmadı, ki varlığını değiştirmişti sadece.
84
.. ............
............
CLXXXVI
Ecelle geri veremez beni bu zindana sokan,
benim fani varlığıma bahşettiği güzelliği;
başkasından aldığını iade edemez- meğerki
beni dünyadaki halimle yaratsın yeni baştan.
85
CLXXXVII
Yazıt
Ruh derinden bakıp görmez dışardaki varlıkları,
oysa biz gördük bir güzel yüz kıstırılmış gömüte,
gel gör ki öyle bir güzellik olmasaydı cennette
ölüm çıkaramazdı o yüzü oradan dışarı.
86
CLXXXVIII
Y azıt
Yerin dibinde doğayı yenip çökerttiyse ecel,
bu güzelim yüz, dünyanın intikamını alacak
cennette: Gömütten kutsal peçesini çıkartar ak.
O peçeyle ör tünen yüz, eskisinden kat kat güzel.
87
CLXXXIX
Yazıt
Güzel gözler burda sönmüş, ama ışıldarken onlar
en parlak, en kutsal gözler sönük kalırdı. Ne var ki
öldükten sonra o kadar göze nur saçıyorlar ki,
bilemeyiz kayıplar mı, kazançlar mı ağır basar.
88
cxc
Yazıt
Burdayım, ölü diyorlar bana, yaşadun oysaki
dünyanın huzuru için; bin gerçek aşık bağruna
yerleşmişti ruhlarıyla; beni eksilttiler ama,
canevimden bir tanesi gittiyse de ölmedim ki.
89
CXCI
Ruh, bedeninin dışında yaşayabilir, işte ben,
nasıl ki gövdemi yoksun bıraktı sanıldı ruhum,
oysa ben yaşayanlara korku ilham ediyorum,
besbelli bunu yapamazdı ölmüş olanlar tümden.
90
CXCIV
Cecchino Bracci için yazıt
İşte kader buyurmuş da uykuya varmışun erken,
ama gerçekten ölmedim, yer yurt değiştirdim sade;
beni görüp yas tutanlar varsa yaşarım sizlerde,
ölmek yoktur ki bir a şık başka bir a şık olurken.
91
cxcv
Y azı t
"Burda iki saat, yüz yıl çalıp götürdüyse senden,
sonsuz yaşamaktan yoksun kalırsın beş yıl yüzünden."
"Hayır, yüz yıllık bir ömür çıkarmıştır tek bir günden,
o tek bir günün içinde her şeyi öğrenip ölen. "
92
CXCVI
Cecch i no Bracci i çin yazı t
Talihim var, kendimi ölmüş gördüm ya, yeter :
Fazla yaşatılmadım, cennetten armağan bu;
dünyada daha güzel hiçbir ar mağan yoktu,
çünkü benim için her şey ölümden beter.
93
........
... ..
. ..
. ..
. ..
. ..
CXCVII
Art ık tenim topraktır, kemiklerim burda gömülü,
onlar güzel gözlerden de, hoş yüzden de yoksun ama
kanıttırlar geçmişte zarif ve cazip olduğuma,
ruhum yer alnndaki zindanda yaşamakta ölü.
94
...................
. ..
. ..
CXCVIII
Ben yi ne yaşasam diye gözlerden yaş dökülürken
yaşlar kemiklerim uğruna dönmüşse ete kana,
artık hiç yas tutm azdı ki yas tu tu p duranl ar bana
ruh t ekrar dostl ara bağl anırdı cennette özgürken.
95
CXCIX
Yazı.t
Bana gözyaşı döken, ben can vermiş yatarken burda,
kemiklerimi, mezarı mı sulayan şunu umar:
Canlanı p da belki meyve verir kurumuş ağaçlar;
boş bir umut bu: Ölüler dirilemez ki baharda.
96
............
. ..
. ..
. ..
.. ..
cc
Ey taş, ben yaşadımsa bir sen bilirsin bunu, çünkü
beni buraya sen soktun; anımsayan biri varsa,
o da düş görüyor sanır; ecel çevik ve obur ya,
bir zamanlar var olanlar hiç olmamış gibi sanki.
97
........
. .........
. ..
. ..
CCI
Ben ötesindeyim yıllarla saatlerin gücünün,
buraya sokuldum işte; korktuğum dönmek yaşama;
bu pek kısmet olmaz ya, ayrılmak zor değildi ama,
o zaman geri dönmüştüm öldüğü yere ölümün.
98
........
.. . ..............
CCII
Ben Braccilerden biriyim, ömür sürersem bir portre
olarak, ruhsuz, demek ki ölüm benim sevgilimdir,
yağlı boya sanat eseri olmakla talihlidir,
girer benim yaşarken giremeyeceğim yerlere.
99
CCIII
Ben Bracci olarak doğmuşum, ilk çığlığımdan sonra
gözlerim güneşi çok kısa bir süre görebildi;
ebedi hurdayım, daha azını istemem şimdi-
yeter ki yaşamım sürsün beni çok seven insanda.
100
CCIV
Öldüm ama bugün daha dinç ve değerliyim ona,
ec el beni çalmıştı, daha c anlı yım şimdi ondan,
eskiden onundum, bugün seviyorsa beni c andan,
madem aza lırken arttım, ölüm daha iyi bana.
101
ccv
Y azı t
Ölüm bura da topra ğa görnrnüşse va ktinden önce
dünyanın en tatlı erdem ve güzellik çiçeğini
ta m a çılma mışken henüz, Ta nrı ina ndırsın seni,
da ha çok a ğıt ya kılma z insan ya şlıyken ölünce.
1 02
CCVI
Yazıt
C ennettendi mükemmel ve kutsal güzelliğim benim,
babamdan gelen yalnızc a şu öl üml ü gövde işte;
tanrısal varlığım öldü ise benimle birlikte,
öl mekten ne umabilir artık ölümlü bedenim?
103
........ ..........
. .. ....
CCVII
Y azı t
Be n aldanmıştım ilk önce sana, bir saatl iğine-
sonra sonrasız öl üme: Ne güzell ikl er, sevinçl er
saçtım da öyl e gözyaşı bırakıp git tim ki! Meğer
daha iyi ol acakmış hiç gel memek yeryüzün e.
104
CCVIII
Güneş h urda battı diye sen yanıp yakıl, ağla dur;
biz i çok kısa aydınlatn ondan gelen kutlu nur.
Kıt cömertlikle iyilik daha bol ömürlü olur,
ecel ağır aksaknr, berbat insanları geç vurur.
1 05
CCIX
Burda yatıp kal malıyı m ben çok erken bir uykuya,
ge ri vermeliyim dünyadaki şu e nfe s peçemi;
ce nne tte kile r aşamaz ki be nim güzell iğimi,
onlar örnek ol amazl ar letafe t için doğaya.
106
ccx
Gözlerim açıkken c an da verdi birisine, huzur da,
şimdi gözler kapalı, kim verir ona huzur ve c an?
Elbette Güzellik değil, o y itip gitti düny adan,
yalnız Ölüm kaldı, onun nimeti y atıyor burda.
107
..............!..........
CCXI
Ben hayattayken canı idiysem başka birisinin
ve şimdilerde güzelliği m h urda bir avuç toprak;
ecel gaddar ona, bende bir korku var kıskanarak:
Başka biri öl ebilir ondan önce be nim için...
1 08
CCXII
Buraya gömdüğünüz Braccio' nun yoknı benz eri,
herkesi yere vurrn uşnı o afet güzel yüzüyle;
işte onun canını al mak nasip ol du ecele,
sağ kal an kim varsa hepsinin düşükmüş de değeri.
109
CCXIII
Yazıt
Burada gömülü Bracci- Tanrı onun si masıyl a
n e güzellikler katmaya can atmıştı da doğaya,
baktı aldırış eden yok, heba olup gidec ek ya. . .
Ç abuc ak geri aldı bir kez gösterinc e dün yaya.
110
CCXIV
Senin varlığını n canlar canıydı onun görkemi,
C ecchino Bracci öldü de burada yatıyor şimdi,
onu görmeyenler kayba uğramadı, yok bir derdi;
tanıyanlar yaşıyorsa buna yaşamak deni r mi?
111
ccxv
Ecel işte burda geri verdi toprağı toprağa,
ruhu cennette- ve bendeki güzellikle şöhreti
ölümden sonra da beni sevene emanet etti,
dünyadaki peçem taşla ersin diye sonsuzluğa.
112
•••••ee••••e
• e•••••••ee•e
CCXVI
Tüm kutsal güzelliğiyle Bracci'yi gömdüm buraya;
nasıl ki ruh bedene şekil de, hayat da bahşeder,
onun soylu ruhundan biçim ve can alır bu eser;
böyle güzel kın yaraşır böyle güzel bir kamaya.
113
CCXVII
Eğer Anka gibi Bracci' nin o güzel yüzü hurda
yeni baştan doğup daha yüce bir üne er erse,
önceden o güzelliğe kavuşmamış olan kimse
iyil iğiyle yoğrulur onu yeniden bul ur da.
1 14
CCXVIII
Yazıt
Hapsett im, kitledim burda ben Bracci' n in gün eşiyle
doğadaki gün eşi- o sön dü, art ık geldi sonu:
Kılıç ve gürz kullanmadan ecel yıkıp geçti onu;
kış çiçeğin i sürükler hafif bir esin ti bile.
115
CCXIX
Ben Braccilerden biriydim, yaşamım burda ölümdür.
Gökyüzü bugün tümüyle kopmuş olsa yeryüzünden
ve cennete ersem dünya insanlarından yalnız ben,
yine de kapansın cennet kapıları gümbür gümbür.
116
ccxx
Öldü, aziz naaşını hur da bıraktı Cecchi no,
öyle değerlisini güneşin görmüş olması zor.
Roma ona ağlıyor da gök övünçle gülümsüyor,
ruh u fa nili k yükünden kurtuldu ya, mutludur o.
117
CCXXI
Bracci hurda yatıyor, bu mezar layık naaşına,
dualarla törenler tam onun ruhuna uygundu;
hayatında olduğundan daha görkemli bir yurt bu,
dünya ve cennette ölüm sevecen davrandı ona.
118
CCXXII
Yazıt
El anp koparttı ecel henüz olm am ış m eyveyi
ya da o çiçeği- daha on beşinci baharında.
Tek sevinç onun sahibi ol an kaya parçasında,
ne v ar ki bir ağl am aknr aldı işte tüm a lem i.
119
.......................«
CCXXIII
Yazıt
Ölümlüyken c.ecchino'ydum, ama kutsal oldum şimdi;
dünyada az kaldım, artık bende cennetin tüm zevki.
Enfes bir değişim bu, ölümden memnunum, nedeni
doğurdukları ölü de, benim yaşanum ebedi.
120
CCXXIV
Ecel burda gözl erini örtt ü Cecchino Bracci'nin,
v ücudunu teslim alıp serbest bıraktı ruhunu,
bu değerli gencin o kadar erken geldi ki sonu!
Canı uzun yı llar sonra giderdi nicel erinin.
121
ccxxv
Yazıt
Ben bir Bracci' ydim; ruhsuz şimdi burda varlığım:
Güzel liği m toprağa, kemiğe döndü ama,
beni hapseden kaya, yal varırım açılma,
dünyadaki sevgi l im için güzel kal ayım.
1 22
CCXXVI
Yazıt
Ruh yaşamı sürdürür; ben ki ölüyüm burda,
hiç kuşkum yok, ölüydüm dünyada yaşarken de.
Bracciler' den biriyim; hoşnutsuzluk yok bende;
ömrü az olan, daha çok merhamet umar da!
1 23
CCXXVII
Y azı t
Harika Bracci geri aldı hoş vücudunu:
Yok artık. Acıdı da yerden götürdü Tanrı.
M ahşer günü gelince hurda olsa mezarı
layı k gör eceklerdir cennete bir tek onu.
124
CCXXVIII
Yazıt
Dünya ödünç verir ya bedeni nice yıllar
için, gökler de ruhu. Ölü yatan B racci'ye
olan borç ödenemez ki hiçbir hazineyle:
Ona kaç yıl ve nice güzell ik için borç var.
125
CCXXIX
Madrigal
Ah gözlerim, siz şundan emin olun,
vakit hızla geçiyor da son saat çok yakın,
yolunu keseceksiniz üzgün gözyaşlarınızın.
Merhamet sizleri açık tutsun
kutlu kadınım razı oldukça
dünyada yaşamaya.
Bağış ruhu cennetin kilidini açınca
kutsanmış kişilere sık sık açar ya
benim güneşim bu canlılığıyla
bizden ayrılıp da oralara yükselirse eğer,
dünyada siz kimi bulursunuz görmelere değer?
126
..............
... ..
. ..
. ..
CCXXXI
Madrigal
Vakit tükendi Aşkım, yüreğimi yakın ana,
hem de be nim güzellikten zevk almam ve korkmam için,
işte bu, başlangıcı son saatin,
kim yaklaşmışsa bu sona, yanar harcanmış zamana.
Kıyasıya vuruyorsun bana,
Ölüm hafifletiyor, ne kadar sert vurursan vur sen,
onun vurdukları çok daha ağır seninkilerden,
ateş gibi düşünceler, sözler gelirdi senden,
perişan olurdum yana yana,
onlar suya dönüştü artık;
izin verirse Tanrı
o suyla arıtırım bendeki günahları.
127
CCXXXII
Madrigal
R uhun ayrılması için yürekten,
mahkemeden darağacına götürülen
bir adam yürümez benden daha i steksiz,
benim ölüme yürüdüğüm gibi,
ölüm bana o denli yakın geliyor,
ne var ki kalan saatlerim daha yavaş tükeniyor,
yine de Aşk izin vermiyor
huzur içi nde bir saat yaşasam diye,
iki tehl ike arasında, uykuda da olsam, uyanık da:
Gücü kesilmiş wn ut bir yanda
mutsuzluğa sürüklüyor beni,
öte yanda yanıyorum, ihtiyar ve bitkin.
Bi lmem, hangisi daha az ıstırap veriyor,
ama Aşkım , en çok seni n bakışlarından korkuyorum ben,
ne denli geç geli rsen, öldürüyorsun o kadar erken.
128
.........
.. ......
. ..
.. ..
.. ..
ccxxxv
Madrigal
Bir kadını n içinde bir erkek ya da bir tanrı
konuşur onun ağzıyla, ben de
onu dinledim de,
hiç kendim olmayacağım artık, oldum o kadar apayrı.
Şuna inanıyorum ben,
o kadın benliğimi aldı da benden,
kendimin dışındayım ya, acıyorum kendime;
onun güzel yüzü beni yöneltti de
aşaraktan beyhude arzuları
ölümü görüyorum başka her güzelde.
Ey ruhları ateşten ve sudan geçirten kadın,
bana mutlu günleri yaşattın,
yalvarırım, beni eski henliğime döndürme sakın.
1 29
CCXXXVII
Bir sone parçası
En büyük tadı alır zevki tam ve sağlam bir insan
sanatların ilki olan yontunun eserlerinden,
yarattığı bedenin yüzüyle hareketlerinden,
bal mumu, kil, taştır- ama daha canlı uzuvlardan.
Sonraları acımasız, gaddar ve saldırgan zaman
bozarsa, kırarsa ya da parçalarsa onu tümden,
anımsanır varlığını sürdürmüş heykel eskiden
ve zevkimizi cennette yaşatır hiç unutturmadan.
130
c:ıeeeeeee
ee ee
e eeeeeeeec:ı
CCXXXVIII
Dörtlük
Ruh pespaye değil sonsuz yaşam ummayacak kadar,
sonsuzlukta belki yaşar rahat içinde, huzurla
zenginliğe kavuşmuşsa, eşsiz benzersiz bir kurla
akçeyi cennet basar da doğa yeryüzünde harcar.
131
CCXXXIX
Sone
Güzel hanım, bunu görüyoruz ama, nasıl olur,
uzun deneyimlerden biliriz ki canlı bir imge
yüce dağdan gelmiş bir kaya, mermere dönüşmüşse,
yontucudan fazla yaşar, adam yaşlanıp kül olur.
Yarancısı eserine boyun eğip kul olur;
bundan belli, sanat doğayı uğratır yenilgiye,
bilmez miyim, kanıtladım bunu güzel heykellerle,
zamanın da, ölümün de tüm tehditleri son bulur.
Onun için ikimize uzun ömür tanıyorum,
yağlı boya ya da taş, ne türde olursak olalım,
senin benim yüzümüzü imgeye çevirirlerken,
bu dünyadan ayrıldıktan bir sene sonra diyorum,
görecekler; sen ne güzeldin, ben ne kadar berbatnm;
hiç aptallık etmemişim sana aşık olmakla ben.
132
CCXLI
Madrigal
Uzun yıllar arayıştan, nice deneyişten sonra
aklı başında sanatçı canlı bir imgeye varır;
o imge zihindeki tasarıya tam uymaktadır
yüce dağdan gelmiş sert taş biçiminde. Ölüme yakın,
yepyeni ve yüksek düzeyli yapıtlara
güç erişirse de bu dönem kısadır.
D oğa da yüzden yüze, bir yaştan başka yaşa uzanır,
yol arayıp dururken doruğa ulaşır
senin çehrende,
o sima ilahidir, sonra yaşlanır, yakında yok olacaktır.
Bu yüzden dehşet
güzellikle iç içe,
benim tuhaf yiyeceklere yaman iştahımı artırıyor,
bir türlü karar veremiyorum, söylemem zor,
hangisi büyük, senin yüzünün verdiği aa mı, mutluluk mu,
bendeki derin zevk mi, yoksa evrenin sonu mu?
1 33
CCXLVII
Yazıt
U ykuya bayı l ırım, taş olmaya daha çok;
yaşadıkça gaddarlık ve utanç uzun uzun,
görmemek ve du ymamak ne güzel, üstüne yok;
uyandırmayı n beni- l ütfen yavaş konu şun.
134
CCXLVIII
Sone
O gökten indi de yere, iyi görünce bir kere
adil C ehennem' l e merhametli Araf' ı, vücudu
göğe dipdir i ve dinç ger i gitti; Tanrı' ya sundu
düşüncelerini, öz ışık gelsin diye bizlere.
Benim doğduğum yuvayı o parlak yıldız, yok yere,
baştan başa güzel im ışıl tılarıyla doldurdu;
kötülükler dünyası sanki armağan mı olur du,
biz göz koymalıydık Yaradan' daki değerlere.
Dante' den söz ediyorwn, çünkü halk ı bilmemişti
değer ini onun yaptığı, yarattığı işler in,
erdemliyi alkışlamamak marifet o halk için.
O insan olabilseydim! Eşi bul unmaz tal ihti
ondaki erdem ve deha -yaşadığı sür gün bile-
ben değişmezdim onl arı tüm dünya nimetl er iyl e.
135
CCXLIX
Madrigal
"Soylu Hanım, sen nice insan, belki bin kişi için
yaratılmıştın ama melek biçimine girerek,
şimdi cennet uyuyor olsa gerek,
bir kitleye verilmiş olan, artık tek bir kişinin.
Geri veı:, o bizim ağlayan gözlerimizin-
ve artık görmezden geliyor o gözlerin güneşi
sefil yaşama doğanları, tüm nimetlerden yoksun."
"N'olur, sorunsuz kalsın senin erdemli isteklerin,
çünkü seni benden ayırıp uzak tutan o kişi
dehşet duyarak yaşıyoı:, günah zevkinden de mahrum;
aşıklar arasında en az mutlu olmak diyorum,
bolluktan zorlanıp büyük arzuları engellemek;
ehvenişerdir sefalette yüksek umut beslemek."
136
CCL
Son e
Dil yorulmak bilmese de övgüleri n gelmez so nu,
görkemi alev alır da bizim gözlerimiz parlar,
ona azap verenleri suçlamakta hakkı mız var,
en erdemlilerimiz bile hiç aşamazlar onu.
Bizler için düşüp üstlendi hepimizin suçunu,
a rdan da uçup yüceldi ta Tanrı katına kadar;
gök kapıları açıldı cennet gelmesin diye dar,
gel gör ki yasakladılar ona aziz öz yu rdunu.
Bizim kent nankör mü nankör, kazdığı kendi kuyusu
verdiği yanlış kararla; işte bunun ispatı var,
en fazla ıstırap çektirirler ona, kim en değerliyse.
Bin kanıt arasından bir tanesi yeter, işte şu:
H içbir sürgün asla haksız değildi onunki kadar,
ne eşit, ne de ondan üstün oldu doğan hiç kimse.
137
CCLI
Sone
Bir muazzam iyiliğin benzersiz tatlığında
varsa örtbas edilip de gizlenmiş bir büyük kusur,
bu onur ve yaşamıma çok ağır bir külfet olur
ve tüm değerini yitirir insanın sağlığında.
Birisi başka bir omuza bir çift kanat taktığında,
gizli bir ağ geçirince üzerine çok sonra da,
aşkın yaktığı o minnet ateşi ıslanınca da
sevecen bir ısıtma için yakacak kalmaz onda.
İşte sevgili Luigim, parlayıp canlı tut mumu,
senin sıcak ruhuna ben tüm yaşamımı borçluyum,
o ateşi söndürmesin fırtına ya da sert rüzgar.
Öfke yok edebilir ya her merhamet duygusunu;
gerçek dostluk budur, ben sanırım doğru biliyorum,
bir işkence yapılırsa bin iyilik neye yarar?
138
CCLIV
Madrigal
Ben çökmüşüm, yaşım ilerlemiş de son kertesine-
cennet anahtarlarını uzatıyor bana,
hep dönüp geliyorum çok sevdiğim kadına,
sarkaç nasıl yönelirse her zaman merkezine
ve dönemediğinde nasıl tedirgin olursa...
Aşk çevirir anahtarları bir kere, iki kere
ve kadının göğsünü açar erdemlilere,
bende ne kötü ve ahlaksız arzular varsa
onlara karşı koyar da bir zamanlar
yorgun ve değersiz beni Tanrı katına yükseltir.
O verir ki öyle zarif armağanlar,
hepsi benzersiz ve hoştur, hem de en değerlisinden,
kendisi için yaşıyordur o kadın için ölen.
139
••••••••••..:ıe
• ee••••••••
CCLVI
Madrigal
Bir kadında varsa bir tek güzel yer,
başka her tarafı çirkin olduğu halde,
ben sevmek zorunda mıyım hepsini de?
O tek yeri sevmekten zevk aldığım için belki değer.
Yine de kadında o biricik yer
hüzün verip zevkime gölge düşürüyor,
ama sağduyuma uygun düşüyor;
o masum pürüzü hoş görmeliyi m, sevmeliyim bile.
Aşk beni tedirgin ediyor
bu nahoş görünüş hakkı nda, bana öfkeyle
onun ülkesinde diyor
rağbet görmezmiş böyl e mazeretler.
Ama cennet sevgi duyalım istiyor,
çirkin tarafl ar nahoş gel mesin gönlümüze:
Alışkanlık her kusuru düzeltip hoş gösterir gözümüze.
140
CCLX
Sone
Bir güzeller güzeli i çin şiddetle yanmak
ille sert, ölümcül bir günahka rlık değildir;
o yüzden belki yürek yalnız kalır ve erir,
kutsal bir ok batar da delip geçer çabucak.
U çan boş coşkuları aşk yavaşlatmaz, ancak
uykudan kaldırarak bize kanatlar veri r;
önce ruh ilk adıma hoşnutsuzluk gösterir,
ama Yaradan'ına doğru hep tırmanacak.
Benim söz ettiğim aşk yönelir yücelere;
kadın başkadır, onda öyle istek ne arar?
Ak lı varsa erkeğin kalbi yanmasın ona.
Bir aşk göğe yükseltir, biri indirir yere;
birinin yurdu ruhtur, ötekinin duyular,
adi, kötü şeyleri hedef alır okuna.
141
CCLXI
Sone
Uzun gecikme, af ruhuyla iyi bir talih sağlar,
arzunun onca kazancı ol maz erken merhametten,
bana sırf ıstırap gelir böyl e geciken şehvetten,
zevkin ömrü kısacıktır insan olmuşsa ihtiyar.
Donmamı z gereken çağda kalbimizde ateş mi var,
bizim hayrımıza buna yasak gel mel i cennetten,
bir kadın için yaman bir arzu duyuyor um ya ben,
gözyaşlarım akıp dursun yaşadığım yıllar kadar.
Ama belki ben ömrümün son demin e gel mişimdir
güneşim indi inecek son ufkunun çizgisine,
amansız göl gel erl e tir tir titreten karanlığa-
aşkımız yolumuzun tam ortasında alevl enir;
ben ihtiyar bir adamım, işte yanıyorum yin e,
o kadın bel ki çevirir benim sonumu ortaya.
142
CCLXII
Madrigal
Aşk, madem sen bir tanrısın ya,
yapamaz mısın her ne istersen?
Öyleyse benim için yap sen
A şk ben olsam yapabileceğimi sana.
Öl üme yakın olan bir insana
uygun olmaz bel bağl amak arz uladığı güzell iğe,
hiç yeltenmesin onu elde etmeye.
N' olur, istediğimi bağışl a bana.
Tatlıya dönüşür mü ki onu ezip geçen,
birkaç saatlik merhamet katmerli mihnettir ya?
Ş unu öğrenmek isterim senden:
M adem ölüm zor mu zor bedbaht bir insana,
nasıldır mutl uluğun doruğunda olana?
143
CCLXVI
Sone
Ateşe çok yakındım da- şaşacak şey değil hani,
hem eridim, hem yandım, ama ateş söndü dışarda,
gel gör ki ta yüreğimde tutuşmuş bir yangın var da
azar azar bir avuç küle çevirecektir beni.
Alev alev yanarken çektiğim acının nedeni
öyle görkemli görünüyordu ki ışıltılarda,
sırf o görünüş beni bahtiyar ediyordu nurda;
ıstırap ve ölüm bana olmuştu sevinç şöleni.
Ama gök benden götürdü aydınlığı uzaklara;
yandıkça beni besleyen o kutlu ateşten payım,
bana kalan yalnız bir kor, o da can verecek öyle.
Aşk sağlamazsa yakılacak taze odunla çıra,
diriltmezse alevimi, bana kalmaz bir kıvılcım,
ben hızla yanacağım, yok olacağım dönüp küle.
144
...............
. ..
. ..
.. ..
CCLXVIII
Eksik madrigal
Bizden alıp götürür ihtiyarlık
erdeme kör ve sağır olan arzuyu,
ben ecelle gidiyorum huzura doğru,
son sözüm yaklaşıyor, bitkinim artık.
Ruhum ki hem korkuyor, hem de aşık
gözün göremediği Tanrı'ya,
beni çekiyor ötelere Kadınım, senin güzel yüzünden,
o yüzde bir cazibe var ki tehlikeli.
Ama Aşkım teslim olmaz gerçeğe ve doğruya,
büyülüyor kalbimi yeniden,
ateşli bir umutla diyor ki sanki
sevmek değildir sadece bir insan hali...
1 45
CCLXIX
M adrigal
Eskiden silahlarım vardı, zalim buz ve ateşli arzu;
şimdi ihtiyarım, hastalıklı ve şaibeliyim,
geçmişime yansıyor geleceğim,
hem hüzünlü, hem sancılı ve umutlu;
sevincin ömrü kısacık sürüyor,
ıstıraptan beter bir külfet bu.
İyi ve kötü talihten af diliyorum ben,
ikisi de benden bıkmış tümden;
açıkça görüyorum, hayatın uçup giden
kısa saatleri talihli bir nimet,
ancak ölümle son bulup geçer yaşadığımız mihnet.
146
CCLXXI
Bir sone p arçası
Yıllar yılı besledim ben Aşkım, senden ve seninle,
tümden değilse de epey bir kısmıyla vücudumu,
hem de gıdasını umutlardan alan şu ruhumu;
o güçlendi senin mucize yaratan hünerinle.
Art ık soylu bir ruhla emin bir manevi mahale
kanat açıyorum gidermek için yorgunluğumu.
Ka ğıt üstünde ettiğin bütün vaatler doğru mu?
Ş erefin üzerine ant içmiştin- hepsi nafile.
147
...,...........,..............
CCLXXV
Eksile bir sone
Bir za manlar koskoca bir kaya içinde gizliydim,
sonr a yuvarlandım irademe karşı,
indim yüce dağlardan düzlüğe, aşağı,
küçücük bir taşa sığınıp kalıverdim.
Güneş doğunca cennetin buyurduğu k ader bu . ..
1 48
••• ••• • • • •• • • • • •••••••••
CCLXXVII
Sone
Elin deki kaleml e ve ren ga renk boyalarla sen
bir san at yaratmıştın ya doğaya eşit değerde,
aslında aza l tmaydı bu doğadaki haşmetl erde;
sen in kiler daha görkemliydi o güzelliklerden .
Şimdi daha güçl ü işl er çıkıyor bilge elinden ,
ka ğıda yazdıklar ın çok daha n efi s eser ler de;
o kadın dan aktardı ğın , yaşar başka dilberl erde,
hem de bir parça var sen in yitirdiğin görkemin den .
Güzel eser yaratmak için o kadın l a aşık atan
herhan gi bir çağın üstat san atçısı pes ederdi,
çün kü her şeyin değişmez kaderidir son a ermek.
Am a sen başkaların ın n e zaman dır sönmüş olan
an ıl arın ı dirilttin ; hepsin i, ken dini şimdi
kadere karşı gelip yaşatı yorsun sonsuza dek.
149
CCLXXIX
Ek sik bir sone
Gücü nereye yöneltir beni güzel bir çehrenin?
Yeryüzünde hi çbir şey yok ki etsin beni bahtiyar
ha la yaşayan kutlu ruhlarla yükseltecek kadar,
bu tek kudretidir büyük bir manevi asaletin.
Tanrı' yla uyuml udur ya eserleri adaletin,
öyleyse nasıl olur da suçluluk duyarım sana?
Ben seversem, hayır yanarsam, saygım , hayranl ığım var
her soyl u kişiye onun yaran cı gücü için.
150
CCLXXX
Çift dörtlük"
Şaşırmışım, kafam allak bullak, ruhumda ararım,
ama nedenini ancak vahim bir günah olarak bulurum;
gizli bir şey değilse de ben aslını bilmiyorum,
o, mutsuzlara teselli olan merhamet sanının.
Bunca çabam boş çıkıyor; seslendiğim sensin Tannın,
bir fani kutsansın diye muhtacım senin kanına: ..
Doğduğumu görmüştün ya, merhamet eyle bana;
bu yeni bir şey değil, ben senin yasana bağlıyım.
Veya eksik bir sone.
•• İsa'run kanı.
151
........
.. .... ....
. ..
. ..
CCLXXXI
Eksik bir sone
Buzda bile yanardı da benim ateşim eskiden,
Aşkım, aynı harl ı ateş buz gi bi soğudu şimdi,
çünkü o kopartıl ması güç olan düğüm eridi ,
benim için artık ölüm, yaşadığım mutlu şölen.
Bize tüm zamanları , meka nları armağan eden
aşk, tüm acıyı yaşayan umarsız ruha getirdi,
o dayanıl maz külfetl er. . .
1 52
CCLXXXIt
Kö leliğin dik a la sı, can sıkıntısı işte bu;
yalan yanlış kavramlarla zora sokarak ruhumu,
kutsal şeylerden yontular yapaduruyorum şurda.
•
Bir sone parçası olabilir.
153
CCLXXXIII
Eksik bir sone
Gençlikte bilemez ki ta pta ze ve toy yılla r;
zevkler, a şkla r, a rzula r, düşünceler değişir
son a dımla ra sıra gelince a ziz Ta nrım.
D ünya yı yitirdikçe ruh ka za nımla r sa ğlar,
sa na tla öl ümdür bu, ikisi ba ğda şma z ki;
o za ma n ha ngisine ben na sıl bel ba ğla rım?
154
CCLXXXIV
Bir sonenin son altı dizesi
Ben seni n adını anarak bir imge tasarlarsam,
onun adaşı -ö lüm- yanı başındadır daima;
benim sanatımla deham birlikte eriyip gider.
Ama şunu sanan var: Kendime avunma sağlarsam,
kader böyle ister ya, insan geri döner yaşama,
sanatım bana dönerse, yine sana hi zmet eder.
155
CCLXXXV
Sone
Benim yaşam yolculuğum arnk yaklaştı sonuna,
kırık dökük bir teknede, fırnnalı bir ummanda,
her faninin geçmek zorunda olduğu son limanda
her hayrın ve günahın hesabı verilecek ona.
Ne vahim hatalar varmış, şimdi belli oldu bana,
sanan varlığım için egemen de, kahraman da
yapan o sevecen hayal gücünde, şu son anda,
tüm insanların umduğu menfaatlerin rağmına.
Aşka dair düşüncelerim nasıl erecek sona?
Bir zamanlar şen şakraktım, iki ölüm yakın şimdi;
biri gelecek mutlaka, öteki atmış ağını.
Ressamlık ve yontuculuk huzur veremez ki ona,
çünkü benim tedirgin ruhum kutsal aşka yöneldi,
haç üstünde aşk bekliyor bizi, açmış kucağını.
156
CCLXXXVI
Yanın kalmı ş bir sone
Sayısız düşüncelerim, hepsi yanlışlarla dolu,
ömrümün son yılları nda olmalı t ek düşünce
ve o zam an tek başına kılavuzluk etm eli de,
yollamalı onu sonsuz, sakin günlerine doğru.
Tanrım, sen bana gelmezsen ben nasıl yaparım bunu,
gelmezsen o her zamanki tarifsiz inayetinle?
157
CCLXXXVII
Yanın kalmış bir sone
Günle r ge çerke n peş peşe i lk yıllarımdan bu yana,
sen bana hep yardım e tti n, kılavuzluk yap tın Tan rı m;
şimdi le rde çifte r çifter geliyor ya ac ılarım ,
ruh um emin senin çifte deste k sağlayac ağına.
158
CCLXXXVIII
Sone
Dünyanın bunca masalı çalıp götürdü de benden
Tanrı'yı hayal etmemiz için ayrılan zamanı,
hiçe saymakla kalmadım onun bağışlamasını,
günahları kucakladım affedip de affetmeden.
Beni kör ve aptal, başkalarını akıllı eden,
tanımamı geciktirdi yaşamın hatalarını,
arzularım çoğalırken umudun kararmasını,
beni kendime aşkımdan özgür kılasın diye sen.
Tanrım, cennete uzanan yolu yarısına indir,
yine de gereksinirim senden gelecek yardıma,
yolun öbür yarısını nrmanayım diye.
Dünyanın hazine zannettiğinden beni tiksindir,
karşı çıkart onurlu bulup hayran olduklarıma,
ölmeden önce ebedi yaşam bulayım diye.
159
ccxc
Sone
F erahlı ğı yla dert yüklü bir cesetten kurtul uşun
sana bu dünyadan özgür kalmış ol arak döndüm ben,
nasıl ki aziz Tanrım, kaçı p da bora afetinden
sakin bir l imana ulaşır kırık dökük tekne, yorgun.
Dikenlerle, çivilerle parçalanmış iki avcun;
yumuşak, alçakgönüllü ve o şefkat dolu çehren,
ruhuma vaat ediyor sı yrılıp derin nedametten,
umudunu ve huzurunu cenn ete uçuşun.
Senin mukaddes gözlerin benim mazime bakması n
sadece adalet için, sırf kulak vermek üzere,
haşin kolun uzanmasın geçmi şteki yı lları ma.
Günahları mı yıkayı p silmeye yeter o kanı n;
daha bol aksı n yaklaştıkça yaşım son senelere,
tüm den bağışlamak için koşsun her zaman yardı ma.
1 60
CCXCI
Yarı m k alnuş bir sone
Yaman gaddar bir günah, sanırım- yok, bilirim,
benden saklı kal arak eza eder ruhuma;
duyul arım çığrından çıkıp al ev al mış da,
all ak bull aktır kal bim, umutsuz istekl erim.
Am a Aşkım, c an dostun kapı lır korkulara,
o yok ol madan sen in lütfun öl ec ek diye .
161
CCXCIII
Sone
Yaşamım yıllarla bitkin, dolup taşmış günahla,
derin köklü ve sarsıcı kötü alı şkanlıkları m;
görüyorum ki her iki ölümüme çok yakınım,
ama zevkinle besliyorum şu yüreğimi ha la .
Gel gör ki gücüm yok başa çı kmaya yeni yaşamla,
değişmez ki artık aşkım, a detlerim, alın yazım;
senin ışıltılı, kutsal yoldaşlığına muhtacım,
bana rehberlik yaparak her hain yolu yasakla.
Elvermez yüce Tanrım, beni cennet için yalvartmak,
yeni baştan yaratı lsı n diye şu fakirin ruhu,
hiç yoktan, hem de ilk var olduğu gibi tümden masum.
Sen gövdemi ölümlü etimden soymadan çırçıplak,
yalvarı rı m, yarıya indir şu dik ve sarp yokuşu,
daha güvenli olsun geri dönüşümdeki yolum.
162
CCXCVII
Dörtlük
Yıll ar yıl ı süren bun ca gün ah, bunca kötü istek,
benzer bir süre istiyor ruhu arın dırmak için ,
ama ecel şuracıkta, ban a vermiyor ki izin ;
hem şu kötü n iyetlerim asla dizginlen meyecek.
1 63
CCCI
Bitmemiş sone
.Gördüklerim yüzünden bu gözler üzgün düşer,
parçalanır yüreğim dünyada bunca şerden;
bana armağan ettin kendini neyse ki sen,
eşsiz bir nimet- yoksa kalmaz yaşamda değer.
Bende berbat huylar var, düzelmez kötülükler,
içinde yaşadığım uğursuz gölgelerden;
artık beni bağışla, yardım diliyorum ben,
sana yaraşan bu, sen sen ol, kendini göster.
1 64
CCCII
Bitmemiş sone
Artık sevgili Tannın, yolu kalmadı başka
aşkı benden almanın, o zorlu, boş tutkuyu;
.
afet yağdırırsın ve kaza, tek çıkar yol bu,
sana inananları öyle göçürürsün ya,
sen giydirdiklerinin yüzersin etlerini,
kanınla arındırıp onları sağaltırsın;
bunca günahlarını, kötü niyetlerini,
1 65
Seçilmiş Bibliyografya·
Carnbon, Glauco, Michelangelo's Poetry: Fury of Form,
Princeton, Princeton University Press, 1985.
Clernens, Robert J ., The Poetry ofMichelangelo, New York,
New York University Press, 1 965.
Hallock, Anne, Michelangelo the Poet, Pacific Grove, CA,
Page-Ficklin Publications, 1978.
Jennings, Elizabeth, çev. Michelangelo Sonnets, Michael
Ayrton sunuşu ile, New York, Routledge, 2002.
Nelson, john C, "The Poetry of Michelangelo", Develop
ments in the Early Renaissance içinde, s. 15-34, ed.
Bernard S. Levy. Albany, State University of New York
Press, 1972.
Nirns, John Frederick, çev. The Complete Poems of
Michelangelo, Chicago, University of Chicago Press,
1998.
Bibliyografyaya Michelangelo'nun şiiriyle ilgili sadece lngilizce kitaplar
dahil edilmiştir. Sanatçının şiirleri üzerine lralyancada mevcut kapsamlı in
celemeler ve sanatı il7.erine birçok dilde yayımlanmış, kolaylıkla ulaşılabilecek
muazzam bir literatür bu listede yer almamaktadır. James Saslow'un çevirisin
de şiirlerin İtalyanca orijinalleri, Scrittori d'Italia 217 serisi için 1 960'ta
Bari'de basılan ve editörlüğünü Enw Noe Girardi'nin yaptığı Michelangelo
Buona"oti: Rime esas alınarak kullanılmıştır.
1 67
Pater, Walter, "The Poetry of Michelangelo " , The Renais
sance: Studies in Art and Poetry, içinde, s. 73-97, 6.
basım, London, Macmillan, 1901.
Ryan, Christopher, The Poetry of Michelangelo: An lntro
duction, London, Athlone, 1 998.
Saslow, James M., The Poetry of Michelangelo: An
Annotated Translation, New Haven, CT, Yale University
Press, 1991.
Symonds, John Addington, The Collected Sonnets of
Michelangelo Buonarroti, çeviri ve sonsözüyle, Pomona,
NY, Kelly-Winterton Press, 2005.
Tusiani, Joseph, çev. The Complete Poems of Michelangelo,
notlar ve sunuş ile birlikte, New York, Noonday Press,
1960.
Whitfield, J. H., "The Poetry of Michelangelo", Collected
Essays on Italian Language and Literature Presented
to Kathleen Speight içinde, s. 101-121, ed. Giovanni
Aquilecchia, Stephen N. Cristea ve Sheila Ralphs,
Manchester, Manchester University Press, 1971.
1 68
İlk Satır Dizini
Ağlarım, yanarım, erir giderim de işte bu can_ 42
Ah gözlerim, siz şundan emin olun·-----·-·-··--- ----126
Alev yükselirken daha yaman sarsar onu rüzgar. .... ... . .. ..... .. .. .27
Alın da boyunduruğa vurun, işte boynum ... . . ..... . ........... .... ........... 65
Ansızın ölmenin çok daha azdır ıstırapları. . ........ . .... ..... . .... . . 1 1
Artık sevgili Tanrım, yolu kalmadı başka ______ l65
Artık tenim topraktır, kemiklerim burda gömülü .. ...... .. ... ....... .... 94
Aşk, madem sen bir tanrısın ya ___ ..---·-..-.......-·--·-·-·-·--1 43
·-·-·-··-·-·--
Aşk, mutlu olmak için çektirmek, yaş döktürmek .... .......... ..... . 64
Aşk, senin güzelliğin ölümlü değil asla _28
Aşkım, sen ölümü dışlıyorsun var gücünle_. __________ 68
Aşkımın ateşi, olabilir ki ______________ __ . 66
Ateş pahası ama, ben sana aldım bunu . .. ......... .. .. ... ...... ... .... ......... 32
Ateş taşı çatlatırsa ve demiri eritirse--.. ---·-·-·-·---.. --·-- · 38
Ateşe çok yakındım da- şaşacak şey değil hani. ... . .. 144
Ateşten zarar görmeden hiçbir şey kurtulmaz__ 58
Bana gözyaşı döken, ben can vermiş yatarken burda . .. ... ... 96
Ben aldanmıştım ilk önce sana, bir saatliğine--. 1 04
Ben bir Bracci'ydim; ruhsuz şimdi burda varlığım.. ..... .. ........ 122
Ben Bracci olarak doğmuşum, ilk çığlığımdan sonra __ l 00
Ben Braccilerden biriydim, yaşamım burda ölümdür 116
Ben Braccilerden biriyim, ömür sürersem bir portre._................ 99
Ben bu mezbeledeyim ya, şişti boynumdaki gudde . . ... ....... 7
Ben çökmüşüm, yaşım ilerlemiş de son kertesine-..... . .139
Ben hayattayken canı idiysem başka birisinin . . . 1 08
1 69
Ben ne kadar çok nefret edip de kaçarsam kendimden _ _ 69
Ben o kadının aşkıyla yanıp tutuşurken bile _____ 73
Ben ölümümde yaşarım- bu yanıltmıyorsa beni. .. .... ... -. ...........--33
Ben ötesindeyim yıllarla saatlerin gücünün - - ·-··-·- · . .. . ...... _ 99
. .
Ben senin adını anarak bir imge tasarlarsam _________ 1 55
Ben tam sana tapınırken ··--- __.39
Ben uzaklaştırılıp da ateşten yoksun kalınca . A1
Ben yine yaşasam diye gözlerden yaş dökülürken 95
Beni tutuşturup yakan, canıma can katar işte .. ... .. . 34
Benim şu kadınım pervasız ve atak_____ 59
Benim yaşam yolculuğum artık yaklaştı sonuna .156
Biliyorsun ki, efendim, biliyorum bildiğini. ... _ 35
Bir güzeller güzeli için şiddetle yanmak .. . . _ ·---·--- ______ 141
Bir kadında varsa bir tek güzel yer___ __ _____ _ 140
Bir kadının içinde bir erkek ya da bir tanrı 129
Bir kez aklına koymuş ya ____ 75
Bir muazzam iyiliğin benzersiz tatlığında_ -·--·----· -··-··-··-·-··-- 1 38
Bir yolcu ki at sürer şafak sökünceye dek . . ·--···· ··-·- -··- .31
Bir zamanlar koskoca bir kaya içinde gizliydim . _ _____J 4 8
Bizden alıp götürür ihtiyarlık ____ ···-··- · ---·--··--· 145
Bracci hurda yatıyoı; bu mezar layık naaşına ·····---·····-···--···- ·--· _ 118
Bu mezarda yatanı öldürmek istemedi EceL _ · -··-·· · -·· - ..... 81
Bunca yıl geçtikten sonra ne kalacak sanki ondan ·- -· ·- . .29
Burada gömülü Bracci- Tanrı onun simasıyla _ _ 1 10
Burada yatan güzelde kudreti vardı ateşin.. . __ ·----- ·-- - 82
Buraya gömdüğünüz Braccio'nun yoktu benzeri ___ ·-······--··- 109
"Burda iki saat, yüz yıl çalıp götürdüyse senden - -·-·- 92
Burda yatıp kalmalıyım ben çok erken bir uykuya ____ 1 06
Burdayım, ölü diyorlar bana, yaşadım oysaki... . .. .. _ mm _ _ 89
Buzda bile yanardı da benim ateşim eskiden _ _ ______ ___ __.152
Büyülü latif bir güzellikten ·--- __ _ _ _____ _ _ __ 14
Cennettendi mükemmel ve kutsal güzelliğim benim_ ______. 1 03
Demirci, tasarısını harlı bir ateşle ancak__ ___ _ _ 36
Dil yorulmak bilmese de övgülerin gelmez sonu _____ _ _ 137
170
Doğa bilmez mi? Hikmetinden sual olunmaz. . . . .AO
Doğru tek bir atasözü varsa o budur efendim ____ 8
Doğruysa bu, ruh gövdesinden kopup kalırsa özgür.. .. .. . .. . 60
Dünya ödünç verir ya bedeni nice yıllar...... . ... . .. ....... .................... 125
Dünyanın bunca masalı çalıp götürdü de benden .............. ......159
Ecel burda gözlerini örttü Cecchino Bracci'nin 121
Ecel işte burda geri verdi toprağı toprağa ___ 1 12
Ecelle geri veremez beni bu zindana sokan __ _··----- -·- ·--- 85
Efendisi zindana anp da zincire vurunca . .. .. .. .. .. ..... ... ..21
Eğer Anka gibi Bracci'nin o güzel yüzü burda .... 1 14
El atıp koparttı ecel henüz olmamış meyveyi ... . 119
Elindeki kalemle ve rengarenk boyalarla sen .... .... . . .. .. . .... 149
En büyük tadı alır zevki tam ve sağlam bir insan . .... ............... 130
Engel olamıyorum Aşkun, hem istemiyorum da . . .... .... ..... ......... 55
Eskiden silahlarım vardı, zalim buz ve ateşli arzu. ___ ... 146
Ey gece, tatlı zaman, olsan bile kapkara . . .. . . . .. ... . .. .47
Ey taş, ben yaşadımsa bir sen bilirsin bunu, çünkü ___ 97
Ferahlığıyla dert yüklü bir cesetten kurtuluşun . ... _._ _ __ _.. 1 60
Gençlikte bilemez ki taptaze ve toy yıllar .. - ------·- · · 1 54
Gerekmezdi ki senin kutsanmış güzelliğin için. _____ ._ 76
Gördüklerim yüzünden bu gözler üzgün düşeL·-··-·--·-·--·· 1 64
Gözlerim açıkken can da verdi birisine, huzur da ___ .107
Gözlerim ki güzel şeyleri arzular - ·- ·-- _ ... ........ ..... .. .. .50
Gözlerim kolay erişir senin güzelim yüzüne·-------·-··-······ ···· 70
Gözlerimi geçit yaptım dökeceğim zehir için .. _____ 20
Gücü nereye yöneltir beni güzel bir çehrenin .· - - --··--·-··-·-·-150
Günahlarla yaşıyorum, hep kendime ölerekten __ . 24
Güneş burda battı diye sen yanıp yakıl, ağla dur 1 05
Günler geçerken peş peşe ilk yıllarımdan bu yana . . ·· -··--158
Günü bugün, anı bu an ·-·-------------··· ____ .56
Güzel gözler burda sönmüş, ama ışıldarken onlar 88
Güzel hanım, bunu görüyoruz ama, nasıl olur --·-· ·-·--- 1 32
Güzelliklerin belleğine. ..... . ........ ............ . . _ --- -- --· _ . .. .. . ... 74
. . .
Hapsettim, kitledim burda ben Bracci'nin güneşiyle .............. 1 1 5
171
Harika Bracci geri aldı hoş vücudunu... . ... - -- ····· ·· --·· - ..... . . . 124
Her kim doğmuşsa, günü gelecek .. .... .......... ...... ............. · ·-·- ---- .. ...... ...... 1 9
Her varlığı var eden, parça parça yarattı .. ....... ..... ....... .... .... ..................... 10
Herhangi bir kimse varsa bana üzülüp acıyan .. . . . ... 79
Hiç az değil tehlikesi, besbelli ______ ·--·--- · . · --··- .... . 62
Hiçbir ölümlü nesneyi artık gözüm görmez oldu ... ..... .. ...........A9
Hiçbir tasarıyı bilmez en usta sanatçı bile .................. . . . . ... 67
İçindeki ateş, soğuk taşa ne de sevecendir·--·--·------- -·- ·-·- 37
İşte burda gömülüyüm, oysa az bir süre önce.·-····-·-..-··-··-·-···-··-·· 84
İşte kader buyurmuş da uykuya varmışım erken . . -·-··· ·- .91
İşve, süs püs, okşayışlar, altın, şölenler, inciler ...-....... .-··- -··_.. _ _ _ .54
Kalemle mürekkep nasıl farklı üsluplar sağlarsa- . ... ....... . . ..... AS
.. . .
Kapanlmış olan her alan, üstü örtülü her yer-. ..AB
Kendini öldürmesine izin olsa bir insanın .-·-·-··· · · .. ................................... 30
Kim bu, irademe karşı beni sürükleyen sana ...... . ... ···· · ·· ·· · - - --· 9
"Kollar" demekti adım. Bir işe yaramadı.. .. ------·-·--- 83
Köleliğin dik alası, can sıkıntısı işte bu .. . .. . ........... . ... 153
Kupkuru bir ağacı ateş nasıl sararsa... . .. . ..... . . .... . . . . ... ... . .. . .. ... 46
Minnettar ve mutluyum ki iznim vardı bir zamanlar . . . .... . 5
Nerden cesaret edeceğim de..... ............................................ . . . ... . . . .. . . ...... 12
Neye baksam, neyi görsem, bana hep aynı öneri .. .... . ................. A4
O alnn başı süsleyen çelenk nasıl da şen şakrak ................6
O gökten indi de yere, iyi görünce bir kere .... ... ..... .................. . . ... 135
O iki güzelim kaşla gözle karşı karşıya . .................. .... . ·--................... 63
Olağan bir şeydir bu: Tutamaz olµr öz suyunu ....-.........-..............22
Onun güzelim gözleri kapanmış ve gömülmüşse ... . ..... .. . . . 78 _. . .. .. . .....
Öldü, aziz naaşını burda bıraktı Cecchino .... ··· ·-·..·-··-·-··--·· . 1 17
Öldüm ama bugün daha dinç ve değerliyim ona ........................... 101
Ölüm burada toprağa gömmüşse vaktinden önce... 1 02 __
Ölüm hor görüyor seni, Aşk dışlıyor . · - - ------· . ... ...... . 71
Ölümlüyken Cecchino'ydum, ama kutsal oldum şimdi . 120
Ölümüm benim içimde, yaşamım sende var . .. .. .. 25
Ölümün kendisi değil, ama ölümün korkusu- .. . .. . . . _ .._ 61
Önce gördüğüm güzele ben yönlendirince yine.. . . . . ... . 26
Ruh boşu boşuna bin derman arar · -- -·- ·······-·-··-··---··-·-· ·
__ . . 16
172
Ruh derinden bakıp görmez dışardaki varlıkları. .. _ · - ... . 86
Ruh pespaye değil sonsuz yaşam ummayacak kadar . . ... 1 3 1
Ruh yaşamı sürdürür; ben k i ölüyüm burda ________ l23
Ruh, bedeninin dışında yaşayabilir, işte ben ____._ _ _ 90
Ruhun ayrılması için yürekten. ..... . . . . ............ ... . ..... . ....... 128
Sana söylüyorum b unu --------·-··----·----- 52
Sayısız düşüncelerim, hepsi yanlışlarla dolu.... ... . ... .......... 1 57
Sen güzeller güzeli olabilirsin ancak_ ______ ··-·-··· -·-- . . . .... . . ..57
Sende kekre şıradan daha tatlı bir yüz var.. . ....... . . . . . . . .. . 1 8
_. . ._ _ _
Senin varlığının canlar canıydı onu� görkemi... ... . -·-·-···----· 111
Sevgilimin gözlerinden fışkırıp da uçar ışık..... .. .. _ _ _,,_,_ .............. .. ...... ... 23 .
"Soylu Hanım, sen nice insan, belki bin kişi için . ............. 136
"Söyle Ölüm, sen neden el koymadın da, yaşlanarak... 80
Şaşırmışım, kafam allak bullak, ruhumda ararım .. .. . . .... ... . 1 5 1 . . . .
Talihim var, kendimi öldürmüş gördüm ya, yeter ..... .. . .... . . . . . 93
Tüm kutsal güzelliğiyle Bracci'yi gömdüm buraya .... . . 1 1 3
Uykuya bayılırım, taş olmaya daha çok __ _._ . . . . . . 1 35
.
Uzun gecikme, af ruhuyla iyi bir talih sağlar... . .. .....-.142
.
Uzun yıllar arayıştan, nice deneyişten sonra. . ... .... .. .. --····--·-·- 1 33
Ün yerinde tutuyor mezar yazıtlarınL..... . .... ...... . .... ..... .. . . . __ . . . . . . 13
Üstesinden geliyorsun her zorluğun, her engelin .. .. . .. . .. .. ... . . 53
Vakit tükendi Aşkım, yüreğimi yakınana . .......... _......... . . ........ ....... 127
Vaktinden çok çok önce, göçmeden gönlümüzden .... ... .... . . ... 77 . .
Varlığımın yarısı cennetten gelmedir.... _.._ ........... _,_ ....... ........ .... .. .
. . . . .......... 72
Yaman gaddar bir günah, öz suım- yok, bilirim .. .. .... .. .-....... . 1 6 1
Yanıp tutuşan, işte bir benim gölgelerde .... .. ....... . -·-····-..·-··-·--·- . ....A
"Yapmaması gerekeni yapanın boştur umudu...--.-................ .. . 51
Yaradılış her erdemi . . - --·-·---·---------·---·-- ---- ----···- · 17
Yaşamım yıllarla bitkin, dolup taşmış günahla _ ___ ... . .. .. 1 62
Yaşayanlar var yılların olanca mutluluğunu ·······-- ----····· · .3
Yerin dibinde doğayı yenip çökerttiyse eceL.___ _ 87
Yıllar yılı besledim ben Aşkım, senden ve seninle ........ -......... 147
Yıllar yılı süren bunca günah, bunca kötü istek. .. _. .. . .. .. . ... .. ... . 163
Yine mi o adam -bu kadarı fazla --· · · · · · ···-···-······-···········..······· · .. .. . 43
Zalim, acımasız, hoyrattır yürek . . .. _ . .. _ , . .. ................. . . . .. . . ...
_ . .. . _,_,,__,, 15
173